AKDENİZ’İN 3500 YILLIK İNCİSİ: BEYRUT

Biraz tarih, biraz savaş, biraz yemek, bolca gece hayatı, yetmezse deniz, kum ve güneş. Ortadoğu’nun gündüzleri sakin, geceleri hareketli şehri Beyrut’a kısa bir ziyarette bulunduk. Bazen turist bazen yerlisi gibi gezip tozduk. Yediğimiz, içtiğimiz bizim; yazdıklarımız ve planlarınız sizin olsun. İşte her yönüyle Lübnan ve Beyrut, buyurun… 

Bazı yerlerde, aynı kare içerisinde Beyrut'un binalarının nasıl bir yapıya dönüştüğünü görülebiliyor.

Bazı yerlerde, aynı kare içerisinde Beyrut’un binalarının nasıl bir yapıya dönüştüğünü görülebiliyor.

Tanıdık atmosfer…

Daha hava alanına iner inmez mis gibi Akdeniz kokusuyla kucaklayıveriyor sizi Beyrut. Alan şehirden çok uzaklarda değil. Epi topu yarım saat seyahat edince şehrin içine girebiliyorsunuz. Şehrin içinde size en tanıdık gelecek ilk şey korna sesleri ve bitmeyen trafik. Eminim araba kullanma ve trafik kuralları konusunda da hiç yabancılık çekmeyeceğiniz bir yer. Şehre ilk baktığınızda koca binalar, dört bir tarafta yükselen inşaatlar ve vinçler görüyorsunuz. Muazzam bir hızla gelişiyor Lübnan’ın 5000 yıllık şehri ancak gelişirken maalesef dokusunu da kaybediyor. Sahil boyunca o eski dokuyu hatırlatan sarı tonlu, 3-4 katlı, önlerinde palmiyeler olan binalardan tek tük görebiliyorsunuz. İç kısımlarda ise, bazı binalar kenarlarından peynir gibi kesilmiş ve öylece bırakılmış. Ancak bu binaların üzerlerinde kurşun izlerini gözlemleyebilmek mümkün. Bölgede en büyük fenomen ise taksiler. Taksilerde herhangi bir taksimetre bulunmuyor. Bu sebeple aynı mesafeyi kat etseniz de her seferinde farklı para ödeyebiliyorsunuz. Taksilere ödeyeceğiniz miktar tamamen sizin pazarlık kabiliyetlerinize kalmış. Asla pazarlık yapmaktan çekinmeyin. Hatta parası fazla geldiyse “servis” adı verilen bir sistemden de faydalanabilirsiniz. Siz taksideyken ya da takside başka biri varken binerseniz buna servis deniliyor ve para, yolcular arasında bölüşülüyor. En azından belirli bir adaletle. Eğer her fiyata razı olursanız, turist kazığı yemeniz kaçınılmaz.

Şehitler Anıtı: Özgürlük Meydanı, Beyrut’un merkezi olarak yeniden yapılandırılan bir bölge; burası iç savaş sırasında en kanlı çarpışmaların olduğu “Yeşil Hat” diye bilinen sınır. O nedenle buraya “Özgürlük Meydanı” adı verilmiş. Meydanda şehitler adına yapılmış bu anıt yer alıyor.

Şehitler Anıtı: Özgürlük Meydanı, Beyrut’un merkezi olarak yeniden yapılandırılan bir bölge; burası iç savaş sırasında en kanlı çarpışmaların olduğu “Yeşil Hat” diye bilinen sınır. O nedenle buraya “Özgürlük Meydanı” adı verilmiş. Meydanda şehitler adına yapılmış bu anıt yer alıyor.

Merhaba Orta Doğu…

Kurşun izlerini görebildiğiniz binalar ve sokakta kamuflajlı kıyafetleriyle köşeleri tutmuş polisler size anında Orta Doğu’da olduğunuzu hissettiriyor. Fakat korkulacak hiçbir şey yok. Orta Doğu’nun en güvenli şehirlerinden biri Beyrut. Sahil boyunca uzanan Lübnan’nın tam ortasında, denizin kenarında, tüm tehlikelerden uzakta misafirlerini kucaklıyor. Ülke nüfusunun yarısının yaşadığı bu başkent, Lübnan’ın neredeyse tüm gelirini sağlıyor. Ülkenin en önemli gelir kaynağının turizm olduğu düşünüldüğünde burada Lübnanlılar’dan çok turist görmeniz mümkün… Bu sebeple bölgede yoğun güvenlik önlemleri bulunuyor. Sırf bizler rahat rahat gezebilelim, Orta Doğu’nun incisinin tadına varabilelim diye. Aslında vakt-i zamanında çok zengin bir bölgeymiş Beyrut. Bunun sebebi ise 1950’lerde hızla gelişen bankacılık sistemi… Aynı İsviçre’de olduğu gibi Beyrut bankalarında da paranın kaynağı gizli tutuluyordu. Hal böyle olunca kara, ak tüm paralar Ortadoğu’nun bu yeni kasasına akıyordu. 1970’teki iç savaşın ardından ne yazık ki bu sistem çöküyor. Şimdi ise bölgede “Kredi Kartı” lafı ettiğinizde esnaf oradan kaçarak uzaklaşıyor.

Refik El-Hariri: Ülkenin sevilen bir ismi, Arabistan'ın medya devi olan Refik El-Hariri, 2002 yılında dünyanın en zengin 4. kişisiydi. Ülkedeki iç karışıklıklardan dolayı, 14 Şubat 2005'te, Beyrut'taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın bir tonluk TNT ile, yanında dönemin başbakanı ve 10 koruması ile birlikte öldürüldü.

Refik El-Hariri: Ülkenin sevilen bir ismi, Arabistan’ın medya devi olan Refik El-Hariri, 2002 yılında dünyanın en zengin 4. kişisiydi. Ülkedeki iç karışıklıklardan dolayı, 14 Şubat 2005’te, Beyrut’taki St George oteli yakınlarındaki bir kavşağın bir tonluk TNT ile, yanında dönemin başbakanı ve 10 koruması ile birlikte öldürüldü.

Zor bir tarih…

Ülkenin tarihi biraz sıkıntılar ve savaşlarla geçmiş. Eski binaların üzerindeki kurşun izleri de bunun en önemli göstergelerinden biri. 5000 yıllık geçmişi olan bu ülke, bağımsızlığını çok yakın bir tarihte, 1943 yılında kazanmış. Bundan önce 25 senelik bir Fransız sömürgesi geçmişi var. Elbette bu sömürge sistemi kültürlerine biraz batılı kıvam katmış görünüyor. Bundan önce ise 1516-1918 yılları arasında, yani neredeyse 400 yıllık bir Osmanlı hakimiyeti görmüş Lübnanlılar. Dolayısıyla ülkede 1300 civarında Osmanlı’ya ait tarihi eser bulunuyor. Bunların pek çoğu elbette camii ve çeşmelerden oluşuyor. Zaten hal-i hazırda Beyrut’un en görkemli camii olan Mohammad Al-Amin Camii’ne ilk baktığınızda, mavi kubbeleri size minik bir Sultanahmet imajı veriyor. Bu camii yaptıran kişi ise, ülkenin en çok saygı duyulan liderlerinden Refik el-Hariri… Ancak ne yazık ki Refik Hariri camii inşaatının tamamlandığını göremiyor. Bunun sebebi ise camii inşaatı tamamlanmadan önce, 2005 yılında, 10 adet koruması ve dönemin başbakanının da içinde bulunduğu bir toplulukla birlikte, 1 tonluk patlayıcı kullanıldığı bir suikaste kurban gitmiş olması. Camii inşaatını oğlu Saad Hariri tamamlıyor. Bu bilgiler sizi Beyrut hakkında endişelendirmesin, 90’lı yıllardan bugüne, bölgede hiç savaş yok. Halkın içerisinde bir huzursuzluk da hakim değil. Her şey yolunda…

Şehirdeki "düzen" aslında İstanbul'u biraz andırıyor değil mi?

Şehirdeki “düzen” aslında İstanbul’u biraz andırıyor değil mi?

Kültürel sinerji…

Bölgenin en önemli özelliği pek çok inancı bünyesinde barındırması. Ezan sesi de duyuyorsunuz, Hz. İsa’nın ölüm yıl dönümünde saatlerce çalan çan sesleri de kulağınıza geliyor. Her ne kadar Hristiyan, Müslüman ve Durziler bulunsa da, zamanında eşit olan Hristiyan ve Müslüman nüfusu şimdilerde Müslüman nüfusun göçlerle birlikte artmasına tanık oluyor. Aslında mutfakları da, insanları da Türkiye ile çok benzerlik gösteriyor. Hatta pek çoğu Türk insanına saygı duyuyor. Türkiye’yi Ortadoğu’nun parlayan yıldızı olarak görüyorlar. Ermeni nüfusu yoğun olduğu için, politik gereklilikler Ermeni soykırımını tanımalarına neden olmuş. Dolayısıyla politik ve diplomatik olarak şimdilerde Türkiye ve Lübnan’ın arası biraz açık. Fakat ne olursa olsun Türk olmak burada ayrı bir önem taşıyor. Otelde televizyonu bir açın. Karşınıza Ezel, Fatmagül’ün Suçu Ne? gibi Türk dizilerinin çıkması işten bile değil. Ancak elbette Arapça. İlginç bir tecrübe olacaktır. Hatta reklamlarda Muhteşem Yüzyıl benzeri dekorlar ve padişahlar da kullandıklarına rastladım. Lüks arabaların içerisinde bangır bangır Türk müzikleri duyacağınızdan şüphem yok. Hatta öyle ki bir barda sohbet ettiğiniz garson size Türk nüfus kağıdını çıkarıp, Midyatlı olduğunu ancak oraya hiç gitmediğini söyleyebiliyor. Şaşırmayın… Hatta hediyelik eşya dükkanında sohbet ederken dükkanın sahibiyle aramızda şöyle bir diyalog geçiyor.

– Nerelisiniz?

– Türkiye, İstanbul.

– Ben çok severim İstanbul’u, bir, iki kere gitme imkanı buldum. Muazzam bir şehir.

– Beyrut’ta harika. Hatta yemeklerimiz, pek çok alışkanlığımız da benziyor.

– Tabi ki benzeyecek, sizler bizi 400 yıl boyunca yönettiniz.

– Öyle demeyelim. Beraber bir kültür paylaştık, kardeşiz diyelim daha doğru olur.

– Evet, kardeşim.

Belki de hayatımda ilk defa kendimi bir Türk olarak emperyalist hissettiğim anlardan birini yaşıyorum. Garip bir his…

Biraz dikkatli bakıldığında binaların arasına sıkışmış eski Beyrut'u görmek mümkün...

Biraz dikkatli bakıldığında binaların arasına sıkışmış eski Beyrut’u görmek mümkün…

Estetik kredisi…

Başlık garip geldi biraz değil mi? Buna değinmeden geçmemek gerekli. Lübnan’da estetik kültürü oldukça yaygın. Tüm kadınlar kendilerinde bir kusur arıyorlar. Başta dudaklarında… Burada kalın dudaklı olmak bir kanun gibi. Bu nedenle tüm kadınlar, hatta kalın dudaklı olanlar bile dudaklarına estetik yaptırıp Donald Duck gibi gezebiliyorlar. Bankalara başvuru yaparsanız, estetik konusunda ekstra kredi kolaylığı sağlıyorlar. Bir başka lüks tutkuluğu ise pırlantalar. Burada arabaların benzin kapaklarında pırlantalara rastlayabiliyorsunuz. Araba tutkusu da Türkiye’den aşağı kalır tarafı yok. BMW, Range Rover, cipler yollardaki trafiği yaratan araçlar… Ülke çok zengin olmasa da bu gösteriş merakı kültürlerinin içerisinde var.

“Downtown” olarak adlandırılan yerde kısa bir tur yaptığınızda Parlamento Binası, camiler, tarihi kiliseler ve Roma imparatorluğundan kalıntıları bir arada görebilirsiniz. Şehrin en ünlü camisi, mavi kubbeli Muhammed El Amin ile Haçlı Seferleri’nden kalma bir Maruni kilisesi olan St. George Katedrali de sizi yan yana karşılıyorlar Downtown’da.

“Downtown” olarak adlandırılan yerde kısa bir tur yaptığınızda Parlamento Binası, camiler, tarihi kiliseler ve Roma imparatorluğundan kalıntıları bir arada görebilirsiniz. Şehrin en ünlü camisi, mavi kubbeli Muhammed El Amin ile Haçlı Seferleri’nden kalma bir Maruni kilisesi olan St. George Katedrali de sizi yan yana karşılıyorlar Downtown’da.

Geceleri bir başka…

Beyrut aslında tüm bu tarihi dokusu, kültürü ve yemeğinden öte, gece hayatıyla meşhur bir metropol. Pek çok ülkenin aksine, burada gece hayatı oldukça geç başlıyor. Mesela bazı gece kulüpleri saat 01:00’da açılıyor. Saat 2-3 gibi ancak doluyor ve eğlence sabahın ilk ışıklarına kadar sürüyor. Elbette öncesinde gidilebilecek ve saat 01:00’da kapanan barlarda ısınma turları atmanız mümkün. Fakat ne olursa olsun gündüz gezilerinin ardından otele gidip en azından 1 saat uyuyup akşam yemeğini akşam 9-10 gibi yemekte fayda var. Elbette tüm yaşam tarzınızı bu hale getirin demiyorum ancak kısa tatilinizde geç saatlerde gece hayatına başlayan bu şehrin dinamiğine uydurmakta fayda var. Eğer sezon dışı tarihlerde, yani Mayıs öncesi ve Ekim sonrası giderseniz, geceleri ziyaret edebileceğiniz gece kulüpleri de sınırlı. Genelde kapalı olan, B018 ve Fine gibi kulüplere, Rock barlara ve El Hamra caddesinde öğrencilerin ve turistlerin bol bulunduğu publara gitme imkanınız var. Ancak eğer sezon içerisinde giderseniz gece hayatının tadına doyamayacağınız kesin. Yazın Beyrut’ta beach club ve teraslardaki açık hava kulüpleri oldukça yaygın ve prestijli. Bir de eğer kulüpler çok doluysa rezervasyonsuz içeriye almıyorlar benden söylemesi. Otelinizden gideceğiniz kulübe rezervasyon yaptırmalarını istemeyi unutmayın . Kutulardaki tavsiyeleri de okumayı unutmayın. “Çok okuyan değil, çok gezen bilir” diyerek bol bol seyahat etmeniz, her seyahatinizden paha biçilmez anılarla dönmeniz dileğimle. Hoşçakalın…

Bu camii, tarihimizde yakından tanıdığımız bir isim olan 4. Murat tarafından inşa ettirilmiş.

Bu camii, tarihimizde yakından tanıdığımız bir isim olan 4. Murat tarafından inşa ettirilmiş.

DEMOGRAFİ

Kısa kısa…

Ülke: Lübnan

Başkent: Beyrut

Ülke Nüfusu: 4,140,289 (Haziran 2012 sayımı)

Başkent Nüfusu: 2.010.000

Kullanılabilir Para Birimleri: Lübnan Lirası – Amerikan Doları

İklim: (En soğuk ay) 5-10 derece / (En sıcak ay) 18-38 derece

Konuşulabilen Diller: Arapça, Fransızca, İngilizce, Türkçe

Lübnan Lirası, İngilizce’de Lebanese Pound olarak geçiyor.

KUR

1 dolar = 1,5 Lübnan Lirası

Jeitta Grotto yollarında...

Jeitta Grotto yollarında…

STİLİST

Biraz Akdeniz biraz da çöl iklimi barındıran bölgede gündüzleri rutubet ve sıcak hava hakim. Akşamları ise belirli bir saatten sonra serin olabiliyor. Eğer sahilde ya da bir teras barında olacaksanız elinize hafif ama serinliğe karşı koruyacak kıyafetler almanız iyi olacaktır.

Yine UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan, dünyanın en eski şehirlerinden Byblos atlamamanız gereken bir başka önemli durak.

Yine UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan, dünyanın en eski şehirlerinden Byblos atlamamanız gereken bir başka önemli durak.

EKONOMİST

Evdeki hesap, Beyrut’a uysun:

Pahalılık Oranı: Ortalama (İstanbul’a denk)

Tur Ücretleri: Düşük

Standart Bir Yemek: 20-25TL

Bir Bardak Yerli İçki: 6-10TL

Kahve, Çay: 5-10TL

Ortalama Taksi Ücreti: 15-20TL

Standart Hatıra Eşyalar: 5-15TL

Toplu Taşıma: Yaygın Değil

PigeonsKayasi

Pigeon Kayası

TURİST

Mutlaka görülmesi gereken yerler:

– Pigeon: Beyrut’un simgesi haline gelmiş, denizin üzerinde ıssızca duran kayaların ismi… Bir başka ismi de Rock of Raouché. Turla gittiyseniz ilk uğrayacağınız yerlerden. Kendiniz giderseniz de sahile inip, denizi karşınıza aldığınızda sol tarafınızda kalıyor. Yürüyerek ya da bisikletle gitmeniz daha faydalı olacaktır. Hem Akdeniz havası alır hem de yol üzerinde deniz fenerini de görebilirsiniz. 

– El Hamra: Beyrut’un hemen göbeğindeki en turistik cadde. Bir ucundan diğerine, saat fark etmeksizin yürümek mümkün. Alışveriş ve yemek için ideal bir cadde. Gelir seviyesi yüksek bir bölge olan El Hamra caddesinde, öğrencilerin takıldığı publar ve daha uluslararası restoranlara rastlayabilirsiniz. 

– Place d’Etoile: Türkçe çevirisi Yıldız Meydanı olan bu alan marinanın hemen yukarısında bulunuyor. Beyrut’un o eski ve sarı tonlu dokusunu eksiksiz yakalayabileceğiniz yegane bölgelerden biri. Hemen ortasında bir saat kulesi yükselen meydanda durduğunuz zaman kilise ve bölgenin en meşhur Camii Mohammed Al-Amin’i aynı kare içerisinde yakalamanız mümkün. Ayrıca yan yana dizilmiş kafelerde oturup otantik lezzetlerden tadabilir, hatta meyvelerin içerisine monte edilmiş nargilelerden içebilirsiniz. Komik olan ise, bu bölgenin en güzel manzarasının McDonald’s bahçesinden görülebilmesi. Bizden söylemesi…

Etoile Meydanı

Etoile Meydanı

– Biblos: Yazının bulunduğu yer olarak geçen Byblos, aynı zamanda Mısır mitolojisinde büyük önem taşıyor. Hatta yazılanlara göre Bible, yani İncil’in kelime kökeni de buradan geliyor. Byblos, MÖ 3. ve 2. yüzyıllar arasında Mısır Firavunlarının kontrolü altında iken tüm Fenike sahilinin hem dini hem de ticari başkentiydi. Bugünkü modern latin alfabesinin temeli olan ilk lineer alfabeyi de bulanlar Bibloslular olduğu biliniyor. M.Ö 1200’lü yıllarda Fenikeliler’in burada, kurtlanmamasıyla ünlü olan Sedir Ağacı ticareti yaptıkları, bu ağaçtan gemiler inşa ettikleri kayıtlara geçen bir başka bilgi. Ayrıca sahilden manzarayı izlemesi, yol boyunca sırayla dizilmiş hediyelik eşya dükkanlarından alışveriş yapması da cabası… 

– Jeita Grotto: Beyrut’a 18 kilometre uzaklıkta bulunan 9 kilometrelik bir mağara… Yani oldukça uzun. Yağışlar ve yer altı suları, kalker, jips, kaya tuzu, dolomit gibi eriyebilen kayaların oluşturduğu sarkıt ve dikitler size başka bir dünyaya gelmişsiniz hissi yaratıyor. Alanya’da bulunan Damlataş mağarasını ziyaret ettiyseniz size bu şekiller oldukça tanıdık gelecektir. Yüksek bir bölgede bulunan mağaraya isterseniz ve biraz sıra beklemeye razıysanız teleferikle, isterseniz de çizgi filmlerden fırlamış bir trenle çıkabilirsiniz. Yukarıda ise iki giriş bulunuyor. Bunlardan birisinden girdiğinizde yürüyerek, diğerinden girdiğinizde ufak bir kayıkla mağarayı geziyorsunuz. Kayık için biraz sıra beklemeniz gerekebilir. Maalesef içeride fotoğraf çekmek yasak. Hatta girerken, kilitli dolaplara makinelerinizi bırakmanızı istiyorlar.

Damlataş mağarasına benzeyen Jeita Grotto'ya nehir üzerinden teleferiklerle de çıkabiliyorsunuz.

Damlataş mağarasına benzeyen Jeita Grotto’ya nehir üzerinden teleferiklerle de çıkabiliyorsunuz.

– Harissa: Lübnan’da bulunan bir dağ köyü Harissa… Beyrut’un 20 kilometre kuzeyinde bulunuyor. Buranın simgesi ise en tepede, ellerini açmış Beyrut’u kucaklayan 15 tonluk Lady of Lebanon, Lübnan Leydisi heykeli… Buradan tüm Beyrut’u boydan boya görmeniz mümkün. Eşsiz bir manzara için mutlaka gidilmesi gereken yerler arasında… Bir mum yakıp, “Hayat boyu böylesi güzel manzaralar seyretmek istiyorum” benzeri dilek dilemeyi de unutmayın.

– Baalbeck: Beyrut’un 85 kilometre kuzeydoğusunda, Şam’ın ise 75 kilometre kuzeyinde bulunan antik bir kent… Yunanca’da bilinen ismi Heliopolis. Roma’nın o dönemki en büyük, kutsal yerlerinden birisi… Bu bölgede Roma döneminden gelen, Jüpiter ve Venüs adına inşa edilmiş olan tapınak kalıntılarını görebiliyorsunuz. Ayrıca buranın dinleri başlangıcına denk düşen dönemde de uzun bir hikayesi bulunuyor. Araştırmanızı tavsiye ederim. Elbette rehberlerinize de sorabilirsiniz.

 

Beirut by Bike

Beirut by Bike

URBANİST

Turist gibi değil, yerli gibi gezmek için:

– Beirut By Bike: Sahile indiğinizde, yüzünüzü denize dönün ve sağ tarafınıza doğru yürümeye başlayın. Marinayı geçip birkaç yüz metre daha yürüdüğünüzde “Beirut By Bike” yani Bisikletle Beyrut yazısını göreceksiniz. Mutlaka buradan bir bisiklet kiralayın. Kiralar saatlik olarak veriliyor ve saati 8 Lübnan lirası, yani 9-10TL civarında. Emin olun sahilde gidip gelmenin en keyifli ve esintili yolu olacakır. Tabi, sabah erkenden sahile inip koşanlara eşlik etmeniz de bir alternatif…

– La Plaige: Hemen sahilde, iskelesi bulunan şık bir restoran. Dilerseniz akşam yemeği için gidebilir, dilerseniz de gündüz denizin ortasında bir bardak Türk kahvesi içmek için mola verebilirsiniz. Buranın biraz daha ilerisinde Zaytuna Bay, Türkçesi Zeytin Koyu olan marina bulunuyor. Kendinizi Akdeniz’de hissetmenin en etkili yolu…

-Taksi: Eğer taksi kullanacaksanız yoldan direkt çevirmektense bazı profesyonel şirketlerin taksi hizmetinden yararlanın. Bu nedenle bu tür hizmetler için bir ön araştırma yapıp iletişim bilgilerini önceden not etmenizde fayda var.

– Deniz, kum, güneş: Bir Akdeniz şehrine gidiyorsunuz. Herhalde mayo ve bikinilerinizi almayı unutmazsınız?

 

Lubnan-Mutfak

YEMEK KÜLTÜRÜ

Lübnan mutfağından:

– Humus: Bu bölgede peynir, ekmek gibi tüketilen bir besin. Oldukça lezzetli yapıyorlar, mutlaka deneyin. Zaten masanıza elbette gelecektir.

– Tabuli: İnce bulgurlu, kıyılmış maydanozlardan oluşan leziz bir salata. Yanında getirdikleri, ekmek yerine tüketilen lavaşın arasına bile koyabilirsiniz.

– Kibbe: Özenle yapılan ve tadı damağınızda bırakan bir içli köfte çeşidi değil, içli köftenin ta kendisi.

– Semsek: Bir çeşit labneli börek. Genellikle Kibbe adındaki içli köfte tabağında servis ediliyor.

– Hellim: Bildiğimiz Hellim peyniri, ancak bu bölgede oldukça yaygın. Denemeye değer…

– Falafel: Kızarmış, soğanlı nohut ezmesi…

– Labne: Bildiğiniz labne peyniri. Bir de bilmeyenler için labne peyniri hakkında bir bilgi. Bu peynir Lübnan bölgesine özgü bir peynir. Bu sebeple zaten adı Lebanese kökeninden, Labne olarak biliyor.

beyrutgecehayati

GECE HAYATI

Beyrut geceleri bir başkadır. Tabii bilene…

-In Beirut: Gemmayzeh bölgesindeki gece kulübü, çatılara çıkıp çılgın partilere katılmadan önce uğramanız gereken bir yer. Fiyatları oldukça uygun ancak kulüp saat 01:00’a kadar açık. Burada havaya girip, ardından gece hayatının kollarına tam olarak kendinizi bırakabilirsiniz.

-BO18: Quarantine bölgesinde, üstü açık, etrafı duvarlarla çevrili bir gece kulübü. Beyrut’un en bilinen, her sezon açık gece kulüplerinden biri… İçeriye girmek için 20 dolar vermeniz yeterli. Bu ücretin içerisinde bir adet içki de var. Kulüp saat 01:00’da açılıyor. Eğer Cuma ya da Cumartesi gidecekseniz rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

-Life: Gene Quarantine bölgesinde, hatta B018 gece kulübünün iki sokak arkasında bulunan, bir otelin üst katındaki prestijli bir gece mekanı. Daha erken saatlerde açılıyor ancak Beyrut’taki her gece kulübü gibi burası da saat 02:00’da ancak yeterli doluluğa ulaşıyor. Ortadaki, barın çevrelediği dans pistindeki alevli dans şovları da görülmeye değer.

-SkyBar: Beyrut’un en büyük gece kulüpleri arasında yer alıyor. Gerçek bir eğlence mekanı. Sadece yazları açık olan kulüp, saat 02:00’a kadar yüzlerce kişinin uğrak yeri oluyor. Beyrut limanında bulunan SkyBar’da, hem manzaranın hem de tekno müziğin tadına doyabilirsiniz.

-Beiruf: Beyrut marinada bulunan, şehrin en hareketli gece kulübü olarak biliniyor. Yaz sezonunda açık olan kulüpte genelde tekno müzik ya da R&B çalınıyor. Biraz fiyatlar pahalı, 50 doların daha üstünde para harcayacağınız kesin. Açık hava eğlencesini doruklarda yaşamak isteyenlere şiddetle tavsiye edilir.

-Audio Club: House müzik seviyorsanız, Monot bölgesindeki bu gece kulübü tam size göre. 40 dolar gibi ortalama bir ücretle gece boyunca, Dj performanslarıyla birlikte farklı müzik tarzının tadına varabilirsiniz. Rezervasyon yaptırmanız gerektiğini unutmayın.

The Mandaloun: Mar Mikhael’deki bu restoran ve gece kulübü, Beyrut’un en eskilerinden. Aynı zamanda konser etkinliklerine de ev sahipliği yapan kulüp 1974’den beri faaliyet gösteriyor. Eski bir tiyatronun içerisine kurulmuş olan kulüpte, Latin, Arap, Pop ve Oldies müzikleri afiyetle dinleyebilir; dilerseniz Fransız mutfağından lezzetler, hatta daha da uzaklardan bir lezzet olan suşi bile yiyebilirsiniz. Rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

-City Bar: Kaslik bölgesindeki bu bar, Beyrut’un en prestijli barlarından birisi. İçeriye girer girmez bir VIP ortamda kendinizi bulacağınızdan şüphe yok. Bar, her gün sabah 06:00’a kadar açık. Elbette rezervasyon gerekiyor.

Funktion: Mike Sport yolunun hemen yanında, denizin dibinde bir terasta yer alan kulüp, Lübnan’ın en iyi DJ’lerini ve eşsiz gece hayatını içeriyor. Çarşamba-Pazar günleri arasında, saat 04’e kadar açık olan kulüpte partiler, dans ve eğlence hep doruklarda.

Bu bir Nargile... Bunun gibi onlarca çeşit meyve aromalı, hatta direkt meyvenin içinden geçen nargile de mevcut.

Bu bir Nargile… Bunun gibi onlarca çeşit meyve aromalı, hatta direkt meyvenin içinden geçen nargile de mevcut.

İÇKİ ve SONRASI KÜLTÜRÜ

Yerli tatlardan hoşlananlar için:

– Almaza: Bir Lübnan birası. Pilsener cinsi, hafif ve gazlı bir içki. Tadı bizdeki pilsener biraları andırıyor.

– Arak: Aslında bildiğimiz Rakı. İçimi de aynı… %50-63 arası alkol ihtiva ediyor. Suyla karıştırıp o beyaz rengi vererek tüketiyorsunuz. Ancak sadece üzümden değil, şaraptan, armuttan da yapılanları mevcut. Biraz daha pahalı olanların içimi daha kolay.

-Nargile:

İsterseniz nargile diyerek isteyin, isterseniz de Şişa (Sisha) diye sipariş verin ancak ne yaparsanız yapın, eğer tepkili değilseniz mutlaka Beyrut’ta bir nargile için. Her mekanda bulunması kanun gibi, kadın-erkek herkes içiyor ancak en turistik ve görsel olarak en güzel nargileler Etoile meydanında bulunuyor.

Anlatması benden, gezmesi sizden. Birkaç resimle elveda…

Byblos-Sahil

Yine UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan, dünyanın en eski şehirlerinden Byblos atlamamanız gereken bir başka önemli durak.

İşte Harissa'nın şefkatli hanımefendisi...

İşte Harissa’nın şefkatli hanımefendisi…

Harissa tepesinden Beyrut...

Harissa tepesinden Beyrut…

Corniche olarak anılan sahil şeridi ve dünyaca bilinen pek çok markayı bulabileceğiniz alışveriş bölgesi. Corniche’te hiç yabancılık çekmeden bir olta alıp balık tutabilir ya da sahildeki restoranlarından birinde balık ziyafeti çekebilirsiniz.

Corniche olarak anılan sahil şeridi ve dünyaca bilinen pek çok markayı bulabileceğiniz alışveriş bölgesi. Corniche’te hiç yabancılık çekmeden bir olta alıp balık tutabilir ya da sahildeki restoranlarından birinde balık ziyafeti çekebilirsiniz.

Mohammad El Amin Camii

Mohammad El Amin Camii

Yayınlandığı Yer: Cosmopolitan Türkiye Dergisi