“EVİMİN KADINI” NESLİ TÜKENİYOR

Klişe değil, gerçekten “devir değişti.” erkeklerin %87’si yüksek gelirli ve iyi eğitimli kadınlarla birlikte olmak istiyor. Kadınlarsa artık ağırdan alıyor. İşine daha çok vakit ayırıyor. Evlenmeden önce 1-2 sene flört etmek, hobileriyle ilgilenmek, istiyor. Acaba alıştığımız “Evimin kadını, çocuklarımın anası” kavramının sonu mu geliyor? Bakalım araştırmalar ne diyor? Buyursunlar…

evhanimi

Modernizeleştirebildiklerimizden misiniz?

– “Seviyorum” de!

– Hayır!

– “Seviyorum” de!

– Hayır!

– “Seviyorum” de ulen!

– Seviyorum.

– “Nyalan Söylüyorsun!

Bak eskiden her şey basit. Kadın, “Evinin kadını çocuklarının anası” olur. Erkek, evin reisi. (Toplumca gemide yaşıyorsak demek ki.) Adam çalışır dışarıda eve ekmek getirir. O zamanlar sadece beyaz ekmek var. Şimdi gibi, “Aşkım gelirken ciabatta alır mısın? Kolombiya’dan filtre kahve yaptım kruvasan da banarız.” filan da yok. Efendi gibi akşam evde toplanılır. Ay sonu faturalar ödensin, gün içinde alışverişe çıkılsın diye reis eve para bırakır. Oldu bitti. Şimdi öyle mi? Modern toplum oldu her yer. Kadın iş gücüne katıldı. Öyle bir katıldı ki bugün özellikle beyin emeği isteyen hizmet, eğitim, bilişimi gibi sektörlerdeki işlerde kadınlar erkeklerden sadece %4 oranında az gelir elde ediyor. (payscale.com) Dünya çapında hem de Türkiye filan değil. Hal böyle olunca evde artık monarşiden ziyade oligarşik bir durum olmaya başladı. Reisler arttı, evin işleri de hem kadın hem erkeğe ihale kaldı. Bakın bu modernizasyonifikeyşın ilişkilere ve yeni neslin bakış açısına neler getirdi.

Eş mi Yoksa Yük mü?

Tabii konuya ben böyle sert girdim diye bir anda gözünüzde Türkiye’de her kadın çalışıyor ve iyi eğitim alıyormuş gibi bir resim belirmesin. Tuik verilerine göre okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı erkeklerden 5 kat daha fazla. Erkeklerin %71’i iş gücüne katılırken, kadınlarda bu oran sadece %30. Gel gelelim bundan sadece 1 sene önceki verilere baktığınızda bile eğitimli iş kadınlarının neredeyse 2 kat arttığını görebiliyorsunuz. Yeterli mi? Değil ancak o ayrı bir tartışma konusu. Gelelim bunun aile düzenine getirdiği yeni örtülü kanunlara. Bunlardan ilki, ekonomik özgürlüğe kavuşan kadınlarla birlikte boşanmalar da ayrı bir özgürlüğe kavuştu. Eee artık “Erkeğin elinin kiri” kadının içinde kalmıyor, reisin eline yüzüne bulaşıyorsa demek ki 2015’te evlilik oranları değişmezken, boşanma oranları %4.5 arttı. Her yıl da bu oran yükseğe tırmanıyor. Minnesota Üniversitesi Sosyal Aile Bilimi Profesörü Dr. William H. Doherty, “Kadınlar, erkeklere göre daha yüksek sosyal ve özdisiplin kabiliyetlerine sahipler” diyor. “Bu nedenle daha uzun yaşıyorlar ve daha fazla işi aynı anda idare edebiliyorlar. Sosyo-ekonomik olarak gelirlerinin artmasıyla birlikte kadınlar, ‘Neden benim bir erkeğe ihtiyacım olsun ki? Her işimi kendim hallediyorum’ düşüncesine kapıldılar. Bu durum da erkekle olan ilişkilerini aşk dışında bir yük gibi görmelerine neden oldu. Ekonomik olarak özgürleşen kadın böylece daha hızlı boşanma kararı alır hale geldi.”

1937kadin

İş Kadını Ev Beyi

Çalışan kadınların erkeklerden ev işlerinde yardımcı olmasını, yemek yapmasını, çocuğa bakmasını beklediklerini biliyoruz. Bundan normali yok. Git gide kendi eviyle ilgilenmeye başlayan, erkek de doğal bir evrim geçiriyor. Match.com’da yayınlanan, “Maço Adamın Sonu” araştırmasına göre erkekler artık, “Yeni kadın”ı arıyor. Bekar erkeklerin %87’si en az kendileri kadar eğitim görmüş ve gelir elde eden kadınlarla bir hayat kuracaklarını söylüyorlar. Kendilerinden daha entellektüel, daha yüksek gelir ve statüye sahip ve daha yaşlı bir kadınla evlenmek istediklerini beyan eden erkeklerin oranı da %39. Bekar kadınlarda ise senaryo biraz daha farklı. Bakıyorum, vallahi tersine dönüyor işler. Eskiden tuzlu kahve yapan hanım kızımız istenirken erkeğe sorulurdu, “Gelirin ne kadar? Evin, araban var mı? Yaşı erişkin mi?” filan. Erkeğin de beklentisi, bana özel alan bıraksın, o evle ilgilensin, işten çıkıp arkadaşlarımla görüşünce ya da tek hobi olan halı saha maçına giderken karışmasın filan. Bekar kadının istekleri de aynı zamanın erkeklerine dönmeye başladı. Bakın, araştırmaya göre gelir seviyesi yüksek, çalışan ve eğitimli bekar kadınların %64’ü arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmek istiyor. %90’ı ilişki içerisinde daha büyük bir özel alana sahip olmayı arzuluyor. %78’iyse hobilerine daha çok zaman ayırmak niyetinde. Ayrıca artık profesyonel kadınlar evlenmeden önce en az 1-2 yıl flört etmenin daha sağlıklı olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca bu kadınların %51’i erkeğin ne kadar kazandığını önemsemediğini söylüyor ancak %63’ü de ciddi borçları olan bir adamla asla birlikte olmayacağını söylüyor. Koca iş kadını, aptal değil neticede. Bu veriler giderek artarsa artık etrafımızda yemek yapan, evi temizleyen, çocuklara bakan, “Oh be, ne kafayı takacağım işe, evi şöyle bir sildiririm, çocukları da doyurdum mu bütün gün bana kalır” diyen ev beyleriyle, “Eve geliyorum bir kap çorba bile yok” diyen iş kadınlarına daha çok rastlayacağımız aşikar.

Z Kuşağında Durumlar

Şimdi bu kadar araştırmaya diyeceksiniz ki “Ohooo, bu nesil böyleyse yeni nesil üstlerine krema sürüp gezecek. Evlilik filan da olmayacak. Uzun ilişki, bekaret filan da hak getire. Yani kafasına göre herkezzz durumları alıp başını gidecek.” Hiç de öyle değil. Araştırmalar burada da ters köşe yapıyor. Özellikle cinsellik konusunda Z kuşağı 1988 yılına göre %10 daha pasif durumda. Prezervatif kullanımı artıyor, cinsel birleşme yaşı uzuyor. X ve Y kuşaklarına nazaran Z kuşağı seksle ve fantazilerle daha az ilgileniyor. İster inanın ister inanmayın 2000’lerin nesli milenyaller seksle ve kısa ilişkilerle daha az ilgileniyor. Kadın, erkek sosyal ilişkilerine gelirsek araştırmalar Z kuşağında kadınların erkeklerden daha çok gelir elde edeceğini öngörüyor. Nicelikli işlerden nitelikli işlere ve bilişim sektörüne yöneldikçe kadınların iş dünyasında daha baskın hale geleceklerini belirtiyor. Gel gelelim uzmanlara göre bu kuşak, X kuşağındaki kadınlar gibi ekonomik özgürlükleriyle birlikte boşanan, daha çok alan isteyen ve eşitlik için ses yükselten bir nesil değil. Bunun nedeni iki nesil önce bunun yapılmış olması. Yani anneler yolu açmış. Yakında kadın-erkek eşitliği gibi bir şey konuşulmayacak bile çünkü bu zaten doğal bir yaklaşım olarak benimsenecek. Dolayısıyla Z kuşağında evlenmek, yuva kurmak, çocuk yetiştirmek gibi içgüdüsel ilişkiler daha yoğun yaşanacak. Özetle Z kuşağıya birlikte kadın biraz daha yuvaya yönelecekmiş gibi duruyor. Tabii ki bu, ev hanımı “mesleğinin” geri geleceği anlamına gelmiyor. Sadece evde eşit paylaşım olacağına işaret ediyor. Ne olursa olsun, eğitim ve sosyo-ekonomide kadınların pastasının büyümesiyle birlikte “evimin kadını” nesli hızla tükeniyor.

Yayınlandığı Yer: Cosmopolitan Türkiye

EN ÇOK BOŞANAN ÜLKELER

Kadın artık erkeğin tam zamanlı çalışanı değil. Kimseye “Eyvallah”ı, alttan alması kalmadı. Erkeğin de çalışmayan, evde oturana tahammülü kalmadı. İki tarafın da tolerans yerlerde olunca boşanmalar da tavan yaptı. Bakın dünyada en çok boşanan ülkeler hangileri.

10- ABD: %53

9- Fransa: %55

8- Küba: %56

7- Estonya: %58

6- Lüksemburg. %60

5- İspanya: %61

4- Çek Cumhuriyeti: %66

3- Macaristan: %67

2- Portekiz: %68

1- Belçika: %71

Kaynak: BM Demografi ve Sosyal İstatistikler Kurumu