10 Günde 1 Ülke: Sri Lanka

İster doğa, ister deniz, kum, güneş, balina, isterseniz Buddha… Hindistan’ın ucundaki ülke Sri Lanka’da her isteğe göre bir gezi biçimi var. 10 günde gezilebilecek, kendine has bir kıta aslında. İşte kültürüyle, tarihiyle, doğasıyla, safarisiyle, okyanusu ve tropikal dokusuyla Sri Lanka…. 

Srilanka-ozguruysal

Her Şehir Başka Kültür

Hindistan’a gidenler bilir. Güney bölgesine gittikçe çevre ve şehirler temizlenir. Sri Lanka için de aynı şeyi söyleyebilirim. Şehrin sokaklarında çöplere, dilencilere rastlayamazsınız. Hatta okumuşluk oranı arttıkça sigara içenlere bile rastlamıyorsunuz. Budizm kültürünün ve bolca emparyalizmin etkisiyle daha düzenli bir hale gelmiş ülke. Özellikle gelişmiş şehirleri. Zaten toplamda 2 büyük şehri var. Colombo ve Kandy. Büyük dediysem İstanbul’la karşılaştırmayın bile. Neticede koca ülkenin nüfusu 20 milyon. Neredeyse, hatta kayıt dışı oranlarıyla İstanbul kadar. Garibim bu güzide tropikal ve verimli ülkeyi sırayla işgal etmişler yıllar boyunca. Önce Portekizliler keşfetmiş palmiyelerle dolu limanlarını. Ardından Hollandalılar devralmış. Trincomale, Galle gibi kıyı şehirlerini bir süre ellerinde tutmuşlar. Zaten bu şehirlere girince mimariden anlıyorsunuz bir Kuzey Avrupalı eli değdiğini. Son olarak ve en uzun süre de İngilizler sömürge olarak kullanmış bu yeşil diyarları. Şaşırmadınız herhalde. Gerçi iyi mi olmuş yoksa kötü mü olmuş orası tartışılır. Sri Lanka insanları da ikiye ayrılıyor bu konuda. Kimisi, “Keşke gitmeseydi İngilizler. Tüm demir yollarını, otoyolları onlar yaptı. Onlar gittikten sonra hiçbir zaman o düzen sağlanamadı. Bir çivi bile çakılmadı” diyor. Kimisi de “İyi ki gittiler, biz de doğamıza, özgürlüğümüze kavuştuk” diye savunuyor. Nitekim bu ayrım, o arada kalmışlık ülkede de kolayca gözlemleniyor. Sürekli işgal altındaki bir ülkenin doğal evrimlerinden biri olan dinsel çeşitlilik de var Sri Lanka’da. Ülkenin yarısı Budist, çeyreği Müslüman, kalan çeyreği Hristiyan, kalan kısmı da Hindular, Sikhler gibi ortaya karışık bir azınlık.

Tepesinin aydınlanmaya götürdüğüne inanılan ve içinde meditasyon yapılan Stupa adındaki dev yapılara sıkça rastlıyorsunuz.

Tepesinin aydınlanmaya götürdüğüne inanılan ve içinde meditasyon yapılan Stupa adındaki dev yapılara sıkça rastlıyorsunuz.

Her Bütçeye Uygun Yemek ve Otel

Ülkeyi geri kalmış görüp sakın ola ki ucuz sanmayın. Toplu taşıma gibi alternatifler aslında çok ucuz. Gel gelelim konfor biraz düşük, gece kullanması sıkıntılı ve uzun zaman alıyor. Eğer zamanınız kısıtlı ve tüm ülkeyi bu kısa sürede gezmek gibi bir niyetiniz varsa o zaman şöförlü bir araç kiralamanız en uygunu. Günlük 50 dolar karşılığında tüm ülkeyi gezebilirsiniz. Tüm ülkeyi gezmek de çok koşturmadan ancak iyi bir tempoyla ortalama 10-15 gün arasında süreceğinden ulaşım için 500-600 dolar arasında bir para ayırmanız gerekiyor. 3-4 kişi için oldukça uygun ancak tek kişi için biraz lüks. Araba olmasının en büyük avantajı da istediğiniz yerde durabiliyor, yemek yiyebiliyor, yol kenarında dizilmiş otantik meyve satıcılarından alışveriş yapabiliyor ve bolca fotoğraf çekebiliyorsunuz. Emin olun Sri Lanka yolları öyle İstanbul sokakları gibi filan değil. Filler, maymunlar, şelaleler… Yeşilin her tonu ve koca gövdeli ağaçlara doyuyorsunuz. İnsanlarının sizinle profesyonel olarak muhattap olan kesimi kültürlü ve saygılı… Gecelerde, kalabalık olan festivallerde ve iç kesimlerde ülkenin başka bir yüzü ortaya çıkabiliyor. Biraz dikkatli olmakta fayda var. Özellikle kadın olarak… Korkulacak bir şey yok, sadece pek fazla beyaz kadın görmeyen bölgelerde biraz fazla ilgi görüyorsunuz sadece. Nedense beyaz tenlilere bir hayranlık duyuyorlar. Erkek ya da kadın olmanız fark etmiyor. Beyaz tenliyseniz size daha yüksek bir statüdeymişsiniz muamelesi yapıyorlar. Elbette “Daha çok para ödeyebilir” muamelesi de bu işin promosyon kısmı oluyor. Her alışverişte mutlaka pazarlık yapmaya özen göstermeniz gerekiyor. Özellikle şehir içinde Rikşa ile gezerken mutlaka Rikşametreli taksileri tercih edin. Size “Yok, çalışmıyor, makina soğuk” gibi bahaneler üretip kafadan bir ücret söyleyecekler. Direnin ve binmeyin. Elbet bir tanesi metreyi açacaktır. Böylece yarı fiyatına yolculuk yapabilirsiniz.

Dambulla'da bulunan açık hava tapınaklarında sadece çıplak ayakla gezebiliyorsunuz. Kumlar biraz sıcak oluyor benden söylemesi.

Dambulla’da bulunan açık hava tapınaklarında sadece çıplak ayakla gezebiliyorsunuz. Kumlar biraz sıcak oluyor benden söylemesi.

Seyahat Rotası ve Yollar

En başta daha uçak biletlerini almadan önce Sri Lanka’nın mevsimlerine dikkat edin ve rotanızı ona göre belirleyin. Ülke sıcak, öyle kış filan yok öncelikle söyleyeyim ancak muson ve bol dalgalı okyanuslar tatil planlarınızı alt üst edebilir. Mesela Mayıs-Temmuz arasında Güney ve Batı bölgelerinde muson yağmurları olur. Kasım-Ocak arasında ise Kuzey ve Doğu bloğunda bolca yağmurla muhattap olursunuz. Musonla daha önce tanışmadıysanız anlamanız biraz zor. Öyle yaz yağmuruna, kış dolusuna filan benzemez. Üzerinizde ne olursa olsun ıslanmaktan kurtulamazsınız. Bardaktan boşalırcasına değil, sürahiden boşalırcasına yağar. Aralıksız yağmaz ancak yağdığı aralıklarda denize girmiş gibi olursunuz. Gezmek, yürümek imkansız hale gelir. Ocak-Nisan arası ve Temmuz ortasıyla Eylül arası tarihler ülkenin en güzel zamanları. Elbette yağmur bu neticede, biraz da şans faktörü devreye giriyor. Vahşi yaşam ve safari için gidiyorsanız da gene Temmuz-Eylül aralığına uçak biletinizi ayarlamalısınız. Ülkeye vardığınızda yola çıkarken hangi güzergahı kullanacağınıza karar vermeniz gerekli. Deniz kıyılarını mı gezeceksiniz? Yoksa iç kısımlara girip kültürel ve tarihsel çeşitliliği mi keşfedeceksiniz? Ya da ortaya karışık yapıp, safariyle mi vişnesini mi ekleyeceksiniz size kalmış. Önemli olan rotayı belirlemek. Böylece size kiralayacağınız aracın tur şirketi ya da otellerdeki kişiler turunuzun ne kadar süreceği konusunda yardımcı olacaklardır. Biz ailece son şık olan “Ortaya Karışık Tur”u tercih ettik. Yani little, little, into the middle… Başlangıç noktamız Colombo’ydu. En merkezi şehir. Müslüman ağırlıklı bir bölge. Sahil şeridinde dev oteller ve binalar yerini almış bile. Gel gelelim bu manzarayla karşılaşacağınız tek yerler Colombo ve Kandy. Gerisi köyler, palmiyeler, Hindistan cevizleri ve filler…

AcayipAgac

Devasa köklü ağaçlara gözünüz alışmadan önce gidin ve sarılın. Uzun zamandır oradalar ve anlatacak hikayeleri var.

Önce Buda Ardından Sigirya

Colombo’nun Kuzey kesimine doğru ilerleyip oradan iç kesimlere girerseniz Wilpattu doğal parkının yanından geçersiniz. Bu park, ülkenin Güneydoğu’sunda bulunan Yala Doğal Parkı’ndan sonraki en büyük park. Şimdilik yanından geçiyoruz, safari konusuna Katagarama’ya vardığımızda yeniden döneceğim. En tepeye çıkmadan aşağı doğru, eski bir kent, aynı zamanda eski adıyla Siddharta’nın Buda olduğu kutsal ağacın yer aldığı Anuradhapura’ya doğru ilerliyoruz. Sağlı sollu doğa çevreliyor yolları. Yolların asfaltı gıcır gıcır. Arabalar yoğun değil. Acayip olan yolda sürekli karşıdan karşıya geçen filler, nehir kenarında monitor adı verilen timsahtan hallice sürüngenler görüyor olmanız. Eğer filler yolun ortasından yürüyorsa arabaların nasıl aniden frene basıp geri geri gittiklerini gördüğünüzde komik gelebilir. Onlar için pek komik değil açıkçası. Özellikle de arabaları rakip görüp saldıran fillerin haberlerini bolca duyan bir ülkede durum biraz fazla ciddiye alınıyor. Filler yoldan çekilene kadar bekleniyor ve sonra hayat devam ediyor. Anuradhapura’ya vardığınızda etrafta binlerce yıllık kalıntıları görmeye başlıyorsunuz. Eğer buraları gezecekseniz ayağınıza kolayca giyilip çıkarılan terlikler ya da sandaletler giyin çünkü hiçbir kalıntıya ayakkabılarınızla giremiyorsunuz. Burada Buda’nın aydınlandığı ağacı da göreceksiniz. Krallığını ve varisi olduğu tahtı bırakıp kendisini burada meditasyona veren Buda’nın hikayesi de oldukça ilginç. Sayfalar milyonlarca insanı peşinden sürüklemiş bu aydınlanma hikayesini anlatmak için yetersiz. Daha detaylı bir belgeselini izlemenizi tavsiye ederim. Ağaca dokunma şansınız yok. Gel gelelim ağacın öyle büyük bir haşmeti de yok ancak o dönemler nesli tükenmekte olduğu ve ülkede yasaklandığı için manevi bir anlamı var. Buradan hızlıca Sigirya bölgesine, dev kayaya tırmanmaya gidiyoruz.

SigiryaKaya

Sigirya’ya, çıkması biraz zor ancak manzarasına değer.

Sigirya tepesinden bir görüntü...

Sigirya tepesinden bir görüntü…

Gün doğumu daha tenha oluyor. Gün batımında yukarısı biraz kalabalık...

Gün doğumu daha tenha oluyor. Gün batımında yukarısı biraz kalabalık…

Önce Kaya Tırmanışı Sonra Köy Safarisi

Sri Lanka’nın tam göbeğinde yer alan Sigirya, dünyanın 8. harikası olmaya aday. 200 metre yüksekliğindeki bu kaya 5’inci yüzyılda başkent olarak kullanılmış. Girişindeki dev aslan pençeleri ve kayalara yapılmış müstehcen freskleriyle oldukça otantik bir yapı. Gel gelelim son yüzyıllarda Budist din adamları tarafından kullanıldığı için kayalara oyulmuş müstehcen resimlerin çoğu tahrip edilmiş. Sebebi ise meditasyon yapan bizim Budistlerin dikkatlerini dağıtması… “Yobaz her yerde yobaz” diyerek tırmanmaya başlıyorsunuz. Tırmanış ortalama 40-60 dakika arasında sürüyor. Biraz yorucu ancak öyle çıplak ellerle dağcılık filan yapmıyorsunuz. Sadece merdivenleri çıkmak biraz kondisyon gerektiriyor. Bir de burada bulunan saldırgan arıların gerilimi var. Daha tırmanmaya başladığınızda tabelalarda, “Yüksek sesler çıkarmayın. Aşırı gürültü yapmayın” gibi uyarıları okuyorsunuz. Yukarı çıkarken kayanın kuzey kısmında kara keseler göreceksiniz. İşte onlar arı kovanı… Taşkınlık yapmayın, benden söylemesi. Tepede maymunlar oldukça samimi. Yanınızda yiyecek götürüyorsanız dikkat edin. Bir de su almayı unutmayın, öyle tepede dinlenme tesisi filan bulamayacaksınız. Bu kadar zorluğa rağmen tepeye çıktığınızda neredeyse tüm ülkeyi gördüğünüz manzara bütün yorgunluğunuzu alacaktır. Gün batımı da olabilir ancak daha sessiz bir ortam istiyorsanız ve karanlığa kalırım korkusuyla acele etmeden tadını çıkaracaksanız gün doğumunda çıkmayı tercih edin. Buradan Habarana’ya doğru yola çıkabilirsiniz. Habarana köy yaşantısını iliklerine kadar muhafaza etmiş bir bölge. Kalacağınız yeri iyi seçmelisiniz ve mümkünse hava aydınlıkken varmalısınız. Pek ışık olmayan bir kasaba olduğunu hatırlatayım. Örneğin biz A4 Villa diye bir yerde konakladık. Yemekleri harikaydı. Böceklerle aranızın biraz iyi olması gerekli. Yanınıza böcek kaçıran spreylerden almayı unutmayın. Akşam konakladıktan sonra sabah Köy Safarisi’ne gitmeyi ihmal etmeyin. Ortalama 3 saat süre safaride önce öküzlü karavanlara biniyorsunuz. Ardından bir kanoyla nehir geçiyorsunuz. Hatta kanoyu kullanan kişi size lila çiçeğinden kolye filan yapıyor. Pek bir şirin. Bahşiş vermeyi ihmal etmeyin. Son olarak köyün içinde bir eve misafir oluyorsunuz. Pirinç eziyor ve yapraktan tabakların içerisinde geleneksel köy yemeklerini ellerinizle yiyorsunuz. Bu tip otantik şeyler ilginizi çekiyorsa Köy Safarisi hoşunuza gidecektir.

Monitor

Yol ve nehir kenarlarında bolca göreceğini Monitor adındaki sürüngenler.

Sırada Filler ve Leoparlar

Bir sonraki durağımız Kandy. Burada Budistler’in en kutsal yerlerinden biri, Buda’nın dişi olan Temple of Tooth, yani Diş Tapınağı var. Biraz kalabalık oluyor. Dişi de göremiyorsunuz ancak Buda’nın hikayesini öğrenmek için iyi bir yer. Meraklısına… Bu şehirde dikkat etmeniz gereken şey trafik. Saat sabah 8’den sonra ve akşam 6’dan sonra kilitleniyor. Akşamları ise gidip bir şeyler içebileceğiniz nadir bölgelerden. Bir de yöresel danslarını seyretmeden gitmeyin. Kültürdür neticede… Habarana ve Kandy, fillerle haşır neşir olabileceğiniz bölgelere çok yakın. Aslında yapılan muameleyi gördüğümde pek tavsiye etmek istemedim ancak yazmadan olmaz. Yetimhaneye gitmeyin. Orada filleri sadece uzaktan, boyunlarında zincirlerle göreceksiniz. Diğer fil turları da genelde yüzlerce turistin arka arkaya yığıldığı, seri üretim 100 metre tur attığınız ticari işletmelere dönmüşler. Siz gelin, Yala Doğal Parkı’nda uzaktan, kendi doğal ortamlarında görün. Gelin gidelim Katagarama’ya. Giderken Nuwara Eliya adında bir bölgeden geçeceksiniz. Zor rastlanılır bir manzarası, yolun kenarlarını süsleyen bolca şelalesi bulunuyor. Bir de ülkenin çay üretimi burada yapılıyor. Her yerde çay tarlaları ve çay toplayan insanlar görerek transit geçebilir, isterseniz de bir çay yapım fabrikasında durup hem kısa bir tur yapıp hem de çay satın alabilirsiniz. Yala’ya vardığınızda artık yapacağınız tek bir şey var. Safari… Burada şans devreye giriyor. Üç adet tur var. Birincisi sabah 5’te başlayıp, akşam 7 gibi biten tam gün turu. Sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği de içinde, aynı zamanda gün doğumu ve batımıyla hayvanların hareketlerini daha çok izleme imkanı buluyorsunuz. Diğer sabah başlayıp öğleden sonra biten yarım günlük tur. Son olarak da gece turu bulunuyor. Biz tam gün olanını yaptık. File, timsaha, kuşa, yılana doyacaksınız orası garanti. Bir tek leopar faktörü var ki toplam 40 tane bulunan bu kedicikleri görmesi de size yaklaşmasındaki adrenalin de paha biçilemez. İşte bu hayvancığı görmek biraz şans işi. Artık kısmetiniz…

Yıkanan fillerden biri...

Yıkanan fillerden biri…

Leopar

Belgeselde izlemeye benzemiyor. Leoparı bu kadar yaklaştığınızda bile kalbiniz hızla çarpmaya başlıyor.

Sri Lanka’da her türlü otantik hayvanla muhattap olmanız mümkün...

Sri Lanka’da her türlü otantik hayvanla muhattap olmanız mümkün…

Okyanusla Konuyu Kapatalım

Şimdi dışarıda soğuklar, yağmurlar var elbette. Biraz da imrendirmek, yazı özletmek adına finali Bentota’da yapıyorum. “Gidin” demiyorum. Burası biraz daha tatil köyü kıvamında, özellikle Hintli ve Arap turistlerin uğradığı lüks bir bölge. Gel gelelim Yala’dan çıkınca Güney sahil şeridinden arabayla başlayın gitmeye. Bana kalırsa kendinizi akışa bırakın. Her gün bir şehirde konaklayın. Tangalla, Matara, Hollanda’nın izlerini taşıyan Galle, Hikkaduwa… Hepsi birbirinden güzel, okyanusa bakan yerler. Çok para harcamaya değil de daha çok güzel manzaraya odaklanın. En pahalı otelde bile Türkiye’de aldığınız hizmetin yarısını alacaksınız. Onun için bütçenizi konaklamaya değil de yemeye içmeye, okyanusa girdikten sonra eşinize dostunuza hediye almaya harcayın. Sri Lanka’da derileri oldukça ucuza alabilirsiniz. Bir de değerli taşları meşhur bu bölgenin ancak aynı taşları, aynı fiyata İstanbul’da da bulmak mümkün. Tek farkı “Sri Lanka’dan getirdim” demesi. Ne olursa olsun, işin özü gezmesi görmesi. Bir de ilgilenenler için buradaki en meşhur turizm kaynaklarından biri de evlilik seremonileri. Marjinal düğün yapacak olanlar girip bir araştırsın. Danslar, filler, kıyafetler oldukça fantastik. Benden söylemesi. Gerisi sizin keyfiniz, sizin kararınız. Umarım hayatınız boyunca unutamayacağınız yerler gördüğünüz, dolu dolu bir hayatınız olur. Neticede ileride 8-6 işe gidip geldiğiniz günleri değil, şaşırdığımız günleri hatırlayacağız. Macera aramayı sakın bırakmayın. Hoşçakalın.

Gunbatimi

Yala Parkı’ndaki safariden bir güneş batışı.

EĞİTİM ŞART

– Sri Lanka’da eğitim ücretsiz ve üniversiteye kadar zorunlu.

– “Hangi meslek çok kazanır?” diye sorarsanız “Bilmem” diyerek gülüyorlar. Önemli olan bir zanaat sahibi olmak.

– Kimse 2 çocuktan daha fazla yapmak istemiyor çünkü köylüden kentliye herkes çocuklarına dolu dolu bir eğitim ve gelecek vermek istiyor.

SriLanka-Yemek

Habarana’da bir akşam yemeği…

YE ve İÇ

Ne yemeklerle karşılaşacağını bilmek önemli. Birkaç ipucu:

Sri Lanka’da kahvaltılar genelde açık büfe olarak veriliyor ancak bildiğiniz açık büfe kahvaltısı değil. Körili pilav, pirinç lavaşı içine kırılmış tek yumurta, hindistan cevizli bir ekmek çeşidi gibi yemeklerle karşılaşıyorsunuz. Peynir, zeytin, domates gibi beklentilere girmezseniz daha mutlu olursunuz. Bolca yumurta tüketmek mümkün. Bir de poğaçaya benzeyen hamur işlerinin içinde ne olduğunu mutlaka sorun. Balık bile olabiliyor sonra “ne umdum ne buldum” olmasın. Afiyet olsun.

Tüm antik tapınakların girişinde sadece ay ışığında parlayan bu “Moonstone” adı verilen taşlar bulunuyor.

Tüm antik tapınakların girişinde sadece ay ışığında parlayan bu “Moonstone” adı verilen taşlar bulunuyor.

DAHA ÇOK KUM ve GÜNEŞ

“Bana ne doğal yaşamdan, köylerden, ağaçlardan. Ben deniz, kum, güneş insanıyım” diyenlere Sri Lanka’nın en iyi sahilleri. 

– Trincomale

Kuzeydoğu’da yer alan bu bölge, Sri Lanka’nın en meşhur plajlarına ev sahipliği yapıyor.

– Arugam Bay

Yala Parkı’nın hemen Doğu kısmında kalan bu sahil bölgesinin avantajı, Yala Parkı’na yakın olması ve safari imkanı sağlaması.

– Mirissa

Güneybatı kısmında yer alan Mirissa’da yunuslar ve balinalarla içli dışlı olacağınız bir tekne turu da yapabilirsiniz.

– Bentota

Tatil köyleriyle çevrili hoş bir koy. Biraz daha lüks bir tatil arayanlar için uygun olabilir.

SriMaha01

Buda’nın altında aydınlandığı meşhur ağaç: Bodhi.

PARA PARA PARA

– 1TL = 47 Sri Lanka Rupisi (LKR)

– Sokakta Ortalama Bir Öğün (Kişi Başı): 400 Rupi

– Restoranda Ortalama Bir Öğün (Kişi Başı): 1000 Rupi

– Kişilere vermeniz gereken ortalama bahşiş: 50-100 Rupi

– Ortalama otel ücreti (iki kişi): 5.000 Rupi

Yayınlandığı Yer: Tourmag Dergisi