Bağlanma Korkusuna Götüren 8 Fobi

Wisconsin Üniversitesi Psikiyatri Bölümü araştırmacıları insanların bağlanmaktan neden korktuklarını araştırdılar. İşin mitolojik boyutu bir yana, bir de bilimsel yönünü okuyun…

1 – Terk Edilme Fobisi:
Aynı zamanda bir anksiyete problemi olarak da görülen bu fobi biçimi, insanın çocukluk zamanlarından gelebiliyor. Uzmanlara göre terk edilme korkusu, çocukluk çağlarında yaşanılan aileden önemli birinin kaybı, bir arkadaşın ölümü, intiharı hatta evcil hayvanının bile ölmümü halinde yaşanan ciddi bir travma sonucu ortaya çıkabiliyor. Kişi erişkinlik çağlarında başta sevgilisi olmak üzere hiçbir şeye ya da hiçkimseye bağlanamıyor. Çünkü uzmanlara göre bu kişilerde eğer birini çok severse o kişinin kendisini terk edeceği korkusu ortaya çıkmaya başlıyor.

2- Tuzağa Düşürülmüşlük Fobisi:
Bir diğer adıyla “elinin kolunun bağlanmasından korkma” olarak bilinen bu fobinin temeli, daha çok sevilen tarafın kendisini kapana kısılmış hissetmesinden kaynaklanıyor. Elbette bu konuda çevredeki insanların, “Abi seni de iyice kafesledi”, “Kızım adam senin elini kolunu bağladı” gibi yorumlarının da etkili olduğu söyleniyor.

3- Onaylanmama Fobisi:
Uzmanlara göre bu fobi en sık olarak farklı etnik kökenler, farklı toplumsal sınıflar, şişman-zayıf, uzun-kısa gibi ayrı uçlardaki fiziksel özelliklere sahip ya da daha da ötesi aynı cinsiyette olan çiftler arasında ortaya çıkıyor. Buna göre partnerlerden biri ya da her ikisi de farklı özelliklerinin toplum tarafından onaylanmayacağından korktukları için ayrılma ya da ilişkiyi hiç yaşayamama eğiliminde oluyor. Kısacası zengin kız, fakir erkek; şişman kadın, zayıf erkek; zenci adam, Çinli kadın gibi uç noktalardaki ilişkilerde bağlanma korkusu ortaya çıkması olasılığı daha yüksek oluyor.

4- Sömürülme Fobisi:
Tespitlere göre ilişki içerisinde taraflardan biri diğerinden daha çok seviyor ya da en azından sevgisini daha cömertçe gösteriyorsa diğer taraf bu sevginin onu “sömüreceği” inancına kapılabiliyor. Yani bir diğer deyişle taraflardan biri aşırı derecede sevildiğini hissederse uzaklaşma eğilimi gösteriyor. Uzmanların “Duygusal Yamyamlık Korkusu” adını verdikleri bu sürecin sonunda korkuya kapılan taraf kendisini sevginin kollarına bırakmaktansa koşar adımlarla oradan uzaklaşmaya, “özgür diyarlara” kaçmaya başlıyor.

5- Hayal Kırıklığı Fobisi:
Üzüntüden kaçmanın psikolojik bir alışkanlığa dönüşmüş hali olarak da bilinen bu fobi ise partnerlerden birinin sevmekte iyi, diğerinin ise sevme ya da sevgisini gösterme konusunda yetersiz olduğu noktalarda ortaya çıkıyor. Taraflardan biri daha az sevildiğini hissederse doğrudan uzun vadede hayal kırıklığına uğrayacağı inancına kapılıyor ve er meydanından hızlıca uzaklaşma eğilimi gösteriyor.

6- Kaybetme Fobisi:
Uzmanlara göre bazı kişiler kaybetmek konusuyla, kazanmak konusunda daha çok ilgilenebiliyorlar. Bir başka deyişle kaybetme korkuları, kazanma hırslarına ağır basıyor. Bu kişiler ilişki için savaşma eğilimi değil, elbet kaybedeceği inancıyla ilişkiden kaçma eğilimi oluyor. Hatta bu fobiye sahip kişilerde sadece ilişkiler içerisinde değil, aynı zamanda profesyonel hayatta da zorluklarla karşılaştıkları takdirde mücadeleyi hemen bırakma davranışı gözlemlenebiliyor. Kısacası kaybetme korkusu olan kişiler zora gelemiyorlar.

7- Gizemi Kaybetme Fobisi:
Herkesin kendine sakladığı bazı şahsi özellikleri var elbette. Yoğun ve uzun ilişkilerde insanların birbirine daha çok yakınlaşması bu gizem perdesini de ortadan kaldırıyor. Uzmanlara göre bazı insanlar bu kadar iç içe geçen ilişkilerde kendilerine saklı tuttukları özelliklerinin açığa çıkmasından rahatsızlık duymaya başlıyorlar. Hal böyle olunca gizemini kaybettiğini düşünen insanlar, özelliklerini de yitirdiklerini düşünmeye başlıyor ve ilişkiden uzaklaşıyorlar.

8- İtiraf Etme Fobisi:
Son fobimiz ise İtiraf Etme Fobisi… “Benden tüm sevip de itiraf edemeyenlere gelsin” gibi arabesk yorumlar yapmak isterdim ancak uzmanların bu konuya yaklaşımları biraz daha bilimsel. Her ne kadar bize sevildiğimizin söylenmesi hoşumuza gitse de bazı insanlarda karşısındaki onu sevdiğini söyleme ya da daha da önemlisi bunu kendine itiraf etme konusunda korkular ortaya çıkabiliyor. Üstelik daha da kötüsü bu durum, kişinin ilişkiden kaçmasıyla sonuçlanabiliyor.