DAHA UZUN SEKS?
Türkiye’de bir cinsel ilişkinin ortalama süresi 4.4 dakika… En çok satan prezervatif türü ise geciktiricili olanlar. Bu, bir sorun mu? Pek çok kadına göre “Evet…” Peki, üstesinden nasıl geliniyor? Bunun için biraz uzaklara, Khajuraho tapınaklarında asla orgazm olmadan günlerce cinsel birleşme gerçekleştiren bir tarikata yolculuk yapıyoruz. İşte uzun sevişmenin 3000 yıllık kadim öğretisi…
Dünyada durum nedir?
Malum, hassas bir konu bu… Sorsanız tüm erkekler saatlerce bir porno yıldızı gibi sevişir. Her iki cinsin de genetik yapısından olsa gerek, seks sırasında 1 dakika, kadın için 1 saniye, erkek için 1 saat gibi geçer. Bir prezervatif üreticisi bu konuyu açıklığa kavuşturmak istemiş. “Global Cinsel Mutluluk Araştırması” adı altında yapılan araştırmaya göre cinsel birliktelik konusunda en mutlu ülke %67’yle Nijerya. Onu, onu %63’le Meksika, %61’le Hindistan, %54’le Polonya takip ediyor. Türkiye biraz gerilerde… Dünyadaki yıllık cinsel ilişki ortalaması ise 103… Türkiye bu sıralamada 139’la ilk 6 ülke arasında, Rusya ve Polonya’dan sonra yerini almış. Bir yıl içerisinde en fazla cinsel birliktelik rekoru ise 164 ile Yunanistan’a ait.
Süre, her erkek için aynı mı?
Newscientist.com sitesinde yayınlanan bir makaleye göre, dünya çapında yapılan araştırmalar erkeklerin orgazm süersinin ortalama 5 dakika olduğunu gösteriyor. Genel olarak bu süre 1 ila 10 dakika arasında değişiyor. Yani millet, memleket pek fark etmiyor ancak erkeğe ve kültüre göre orgazm süreleri değişkenlik gösterebiliyor. Ülkeler baz alındığında ise Türkiye pek de iddialı görünmüyor. Türkiye’de ortalama cinsel birliktelik süresi 4.4 dakika… Yani ortalamanın çok az altında… Evet, Penn State Üniversitesi’nden araştırmayı yürüten Dr. Eric Corty’nin “İdeal cinsel birliktelik süresi 10 dakikadır” dediğini göz önünde bulundurursak galiba kendimizi biraz geliştirmemiz gerekiyor. Tabi ki Dr. Corty’nin cümlesinin devamını da dikkate almayı da unutmuyoruz; “Eğer sorun cinsel mutluluksa, cinsel birliktelik süresinin uzunluğu değil kalitesi önemlidir. Bu ise ideal bir ön sevişmeyle ve partnerlerin karşılıklı cinsel birlikteliğe hazır olmasıyla başlar.”
Tarihten ders almak lazım…
Ortalama cinsel birliktelik süresinde rekor 17 dakika ile Hindistan’da… Daha antik çağlarda yazılmış Kama Sutra, Tantra gibi pek çok cinsellik hakkında araştırma yapmış ve kaynak bırakmış bir kültüre sahip Hindistan. Hal böyle olunca da gözümüzü bu sefer Batı’ya değil, antik çağların bilim, sanat ve irfan yuvası olan Doğu’ya çeviriyoruz. “International Encyclopedia of Sexuality”, yani Uluslararası Seks Ansiklopedisi’nin yazarı Dr. Anne Bolin’in kelimeleriyle, “Hindistan’da bin yıllardır seks, bir bilim gibi görülmekte ve tüm detaylarıyla incelenmektedir. Antik Hindistan’ın tüm sanat, edebiyat alanlarında cinsellik hakkında kaynaklar bulunur. Bu kaynaklar arasında günümüze kadar ulaşabilmiş ve insanlık tarafından en iyi bilineni 64 bölümden oluşan Kama Sutra isimli yazıtlardır. Bu kaynak, zaman içerisinde Hindistan’da Tantra kültürünün ortaya çıkmasını sağlamış ve Hindistan’ı seks ve ilişkiler konusunda dünyanın en eski uzmanları arasına yerleştirmiştir.”
400 tonluk seks tapınağı…
Hindistan’da “cinsellik” denilince akla gelen bir tapınak var. Üzerinde binlerce farklı seks pozisyonunda birlikte olan insanların heykellerinin bulunduğu Khajuraho tapınakları… Milattan sonra 950-1150 yılları arasında, yani 200 yılda inşa edilmiş bu kalıntılar. Toplam 84 adet olan bu tapınaklardan sadece 25 tanesi kendini muhafaza edebilmiş. Kandelalı heykeltıraşlar tarafından üzerine her türlü cinsel birleşmenin işlendiği tapınakların inşa edilebilmesi için tam 400 ton taş gerekiyormuş. Yüzlerce mühendisin, mimarın ve binlerce işçinin çalıştığı tapınaklar tabi ki sırf gösteriş olsun, milletin gözü gönlü açılsın diye yapılmamış. Tapınakların üzerine işlenmiş farklı cinsel pozisyon ve cinsel birliktelik çeşitleri bir kültürü anlatıyor. Kültürün adı Tantra… Cinsellik içeren heykellerin bir sarmal olarak çevrelediği tapınakların en tepesinde çok tanrılı dinlerden bir tanrı bulunuyor. Bu da Khajuraho tapınağındaki kültürü anlatıyor. “En tepedeki zevk sadece tanrıya aittir.” Özetle anlatmak gerekirse, seksin her türlüsü serbest ancak erkekler için orgazm yasak bu topraklarda. Nasıl mı?
Bir yaşam tarzı olarak Khajuraho…
Tapınağın üzerindeki heykeller 4 temel grupta incelenebiliyor. Maithuna (Aşk), Erotik Gruplar ve Vahşilik. Aşk grubunda bir erkek ve bir de kadının bulunduğu, daha ziyade erotizm içeren heykeller bulunuyor. Bu grup üst kısımlarda yer alıyor. Daha alt bölümlerde kadın ve erkeğin daha fazla olduğu erotik grupların heykelleri konumlanmış vaziyette. Son olarak Vahşilik bölümünde ise homoseksüellik, hatta hayvanlarla bile girilen cinsel ilişkilerin heykelleri yer alıyor. Bu konumlandırma halk tabakasından soylu olanlara doğru ilerleyen bir düzene sahip. En tepede ise göğe uzanan bir el ya da çok tanrılı dinler içerisinden cinselliği ve üremeyi temsil eden tanrının heykelleri bulunuyor. Bu da en vahşi seks hayatından, aşk içerikli olanlara doğru, oradan da tanrıya uzanan süreci simgeliyor. Yani bu tapınaklar ve Tantra felsefesi, cinsellikle tanrıyı arama inancını içeriyor. Nitekim zaten Kama, seks enerjisi; Kama Sutra ise bu enerjiyle tanrıya ulaşmak anlamını taşıyor.
Orgazm yasak…
Elbette tapınağın üzerinde yer alan heykeller bu tapınakta sürekli bir şekilde grup seks partilerinin yapıldığı, insanların sağda solda durmadan seviştiği anlamına gelmiyor. Tapınağın üzerine işlenmiş tüm cinsel pozisyonlar ve biçimler aslında insanın cinsel arzusu ve fantazilerini simgelemek için yapılmış. Yüzlerce işgal görmüş bu bölgeden günümüze ulaşabilen kaynaklara göre tapınakta cinsel birliktelik serbest. Ancak erkeklerde orgazm yasak. Çünkü Tantra, zevkin doruk noktasının sadece evrene ait olduğunu savunuyor. Nitekim bu tapınak duvarları içerisinde Tantra felsefesi biraz katı bir biçimde uygulanıyor. Buradaki erkekler ciddi eğitimler ve elbette ki inancın da etkisiyle Khajuraho rahipleri olarak yetişiyorlar. Bu rahiplere ve onların yetiştirdiği kişilere Tantrika adı veriliyor. Cinsel birliktelik öncesinde Bajikarana isminde bir bitkinin tohumlarından çay yapıp erkeklere içiriliyor. Bu şamanik bitkinin cinsel gücü artırdığına inanılıyor. Ardından uzun süreli meditasyonlar ve ayinlerle cinsel birliktelik gerçekleşiyor.
Karşındakini anlamak ve “Bir” olmak…
Cinsel arzularını aşıp doruğa, yani bu konuda nirvanaya ulaşmak kavramına Moksha adı veriliyor. Moksha’nın ilk adımı cinsel kontrolden, yani orgazm kontrolünden geçiyor. İkinci adım ise cinsel birliktelik yaşan tarafların birbirlerini, tek bir beyin ve vücut gibi anlamaları… Bu yol ise Kama’dan, yani cinselliğin kendisinden geçiyor. İşte bu nedenle Tantrik adı verilen bu antik arkadaşlar sadece cinsel birliktelik anına değil; aynı zamanda birlikte yaptıkları meditasyonlar, yoga, cinsellik öncesi karşılıklı konuşma ve seksi ayin kıyafetleriyle cinsel birlikteliğin öncesine de fazlasıyla odaklanıyorlar. Aslında düşünce aynı; ön sevişme, seksi olma ve partnerini tahrik etme… Sadece tarihler farklı…
Birkaç antik ve pratik bilgi…
Konuşmak, anlaşmak; ön sevişme ve partnerini tahrik etme tamam… Ancak bunlar zaten bilinen ve her ay dergilerde okunan şeyler. Peki, ya erken boşalma sorununa tantriklerin buldukları çözümler? Mesela Tantra’nın bu konudaki ilk öğretisi, nefesi kontrol altına almak ve eşlemek… Bir insanın kalp atışları ve kan akışı nefes alıp vermesine göre şekilleniyor. Tantra, seks sırasında aşırı heyecan yaratan ve kan akışının kontrolden çıkıp erken boşalmaya neden olan şeyin insanın ne kadar hızlı nefes alıp verdiğinin farkında olmaması olduğunu söylüyor. Seks sırasında nefes alıp vermeye dikkat etmek, sık ve hızlı nefeslerin, burundan derin alınan ve yavaş nefeslerle değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu, ilk aşama… Kendi nefesini kontrol altına aldıktan sonra da partnerin nefes alıp verişleriyle kendinizinkini eşlemeniz gerekiyor. İşte aynı anda orgazm denilen olgu, bu şekilde ortaya çıkıyor. Tantra nefesi, ruhun birbirini anlamasındaki ilk aşama olarak yorumluyor. Özetle, “Aynı nefes alan, aynı zevki yaşar” diyor. Tantra’nın erkek orgazmı konusundaki bir diğer öğretisi de kan akışını yönlendirmek üzerine… Buna göre bir erkeğin cinsel birleşme sırasında sadece belinin altına değil, tüm vücuduna odaklanması gerekiyor. Yani sadece cinsel birlikteliğin gerçekleştiği bölgeyi değil, tüm bedenini, partnerine dokuna tüm bölgelerini aynı oranda hissetmek konusunda kendisini eğitmesi işin temel prensibi. Tantra böylelikle erkeğin, partnerinin de vücudunun farklı bölgelerinden zevk aldığını anlamasının kolaylaşacağını ve karşı bedene kendi bedeni gibi dokunup, zevk vermeye odaklanabileceğini söylüyor.
2000 yıl geçse de formül aynı…
“Ya öyle kan akışı nasıl yer değiştirir?”, “Bir nefesi tuttun mu tüm iş çözülüyor mu?”, “Tantra filan boş işler bunlar” demeyin. Adamlar yüzyıllar önce olayı çözmüş. Hatta yaşam felsefelerine bile dahil etmişler. Ancak kimsenin Tantrik filan olması, din değiştirmesi gerekmiyor. O öğretiler, 2000 yıl öncesinde kaldı. Şimdi yeni dünya düzeni var. Khajuraho’da bugün alabildiğimiz seks oyuncaklarını, fantazi kıyafetlerini ya da elimizde google gibi bir imkanın olduğunu bilseler muhtemelen ortada Tantra filan kalmazdı. Gel gelelim inançlar, felsefeler ve tarihler değişse de cinsel mutluluğun formülü aynı: Anlamak ve anlaşmak. Adı üstünde “Sevişmek” bir işteş fiil. Yani dil bilgisine göre en az iki kişiyle yapılması gerekiyor. Doğal olarak sevişmenin kaliteli olması için de tarafların karşılıklı olarak bundan keyif almaları gerekiyor. Tantra da işte tam olarak bunu öğretiyor. Karşındakinin zevklerini anla, bencil olma, arzularını kontrol altına al ve karşındakine zevk vermeye odaklan. Böylelikle kendin de zevk alabilirsin. Burada cinsiyetin bir önemi yok. Felsefe dediğimiz her cins için geçerli. Sadece cinsellik konusunda değil her konuda anlaşabildiğiniz birlikteliklerinizin olması dileğimle…