EVLENİYOR MUYUZ YOKSA EĞLENİYOR MUYUZ?

“Şimdi biz neyiz?”, “Bu ilişki nereye gidiyor?”, “Ciddi mi düşünüyorsun?”, “Beni seviyor musun?” Uzar gider bu liste… İlişkinin başında, sonunda, ortasında fark etmez herkes bu ve benzeri sorularla en az bir kere karşılaşmıştır hayatında. Peki, bu soruları neden soruyoruz? İlişkiyi belirginleştirmek, bilinmezlikten kurtulmak için. Cevabı aldığımızda gerçekten içimize siniyor mu yoksa sorgulama faslı hiç bitmiyor mu? İşte erkekler hakkında içinizi ferahlatacak birkaç araştırma. Erkekler nasıl kadınlarla uzun ilişki ve evlenme eğiliminde oluyor? Nasıl aşık oluyor? Ne bekliyor?

Neden Uzun İlişkiler ve Evlilik?

“Ben hayatımı yaşıyorum”, “Aman canım varsa yoksa Carpe Diem”, “Uzun ilişkiler bana göre değil, hele ki evlilik bana çok uzak…” Hep aynı hikayeler… Evet, ben de evli değilim, hatta bu cümlelerin pek çoğunu mutlaka etmişimdir. Ancak söz uçar yazı kalır. Nasıl mı? 1996 verilerine göre dünya nüfusunun %59’u evli çiftlerden oluşuyor. Türkiye’de ise sadece 2012 yılında 295.942 çift resmi olarak evlendi. Tek eşli ve uzun ilişkiler bundan 20.000 yıl öncesine dayanıyor. Taib o zaman insan ömrünün ortalama 25 yıl olduğu hesaba katıldığında uzun ilişki kavramının ne kadar uzun olduğu tartışılır. Neticede niyet önemli… Resmi olarak ilk evlilik kelimesinin kullanılması ise bundan 763 yıl önce Fransa’dan ithal edildi. Kısacası insanoğlu yüzyıllar hatta bin yıllardır evleniyor ya da kendisine tek ve biricik bir partner arıyor. Kadın, erkek fark etmez… Dünyanın düzeni bu. Peki, neden? Bu sorunun cevabını, her soruda olduğu gibi bilim insanları araştırıyor. Harvard University Press tarafından yayınlanan makaleye göre bir erkeğin, bir kadınla evlenmek ya da onu hayat boyu partner olarak seçmesinin birkaç belirli sebebi var. Öncelikli olarak erkek kendisine bir hayat arkadaşı arıyor. Hem de tek bir tane… Erkekler içgüdüsel olarak bir karşı cinsle hayat boyu birlikte olmak istiyor. Pek de haksız sayılmayız aslında. Çünkü evli olan erkekler, bekar olanlara göre 8-12 yıl arasında daha uzun ömürlü oluyor. Bir başka sebep de insanlığın en temel güdüsü olan üreme gereği… Erkek, kadın ayırt etmeden insanlık sağlıklı bir şekilde çoğalmak istiyor. Bu nedenle her iki cins de partner seçerken kendisine sağlıklı bir çocuk verip veremeyeceğine bakıyor. Zaten mantık ve zorunluluk evlilikleri dışında kalan doğal evlilikler bu yüzden birbirine aşık olan insanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Harvard Üniversitesi sosyoloğu Andrew Kardon, “Erkekler evlilik ve uzun ilişkiye meyilli oluyorlar çünkü hem ilgilenilmek hem de birini korumak istiyorlar” diyor. “Elbette kadınların hem ev hem de profesyonel işlerini erkeklerden çok daha kolay yapabilmesi de aynı evi paylaşmak konusunda erkekler için cezbedici oluyor.” Şimdi birkaç soruya daha yanıt gerekiyor. Erkekler ne zaman evliliğe ve uzun ilişkilere hazır olurlar ve bunun hangi özelliklere sahip kadınlarla olmasını isterler?

İlişkiye Hazır Erkek Modeli…

Erkeklerin Biyolojik Saati kitabının yazarı Dr. Valerie Golden, nasıl ki kadınların annelik güdülerinin artık önüne geçilemez bir hal aldığı dönemleri varsa erkeklerin de evlilik ve yuva kurmak konusunda biyolojik saatleri olduğunu söylüyor. Golden, “Erkeklerin üç dönemi bulur” diyor. “Bunlardan ilki, evlilik hakkında ilk fikirleri edindiği ön bilgi dönemi. 6-17 yaş arasındaki bu evrede erkek çocuk evlilik ve uzun ilişki kavramı hakkında ilk bilgilere ve deneyimlere ulaşır. Ailesinin evliliğe bakış açısı, ayrı olup olmadığı erkeğin evlilik kurumuna ne kadar güvendiğinin en temel taşlarını oluşturur. Bundan sonra ise ergenlik ve ergenliğin hemen sonrasındaki dönemlerde ilk ilişki tecrübelerini edinir ve çift olmak hakkında temel yargılar geliştirir. Bu noktada ise yaşanan ilk ilişki, ilk birliktelik ve bunlardan nasıl tecrübeler edinilen ileriki dönemlerde ilişkilere olan bakış açısını şekillendirir.” Golden, erkeklerin ikinci dönemini ise “Reddetme Dönemi” olarak sınıflandırıyor. “Genel itibariyle 18-26 yaş arasında geçirilen bu dönemde erkekler tohum saçma sürecine girerler. Bu dönem erkeklerin farklı ilişkiler ve cinsel birliktelikler tecrübe etmek istediği döneme denk düşer. Neticede bu süreç, evlilik, çocuk, hayat boyu tek bir kadınla birliktelik gibi sorumluluklardan kaçınılan bir ön hazırlık süreci gibi düşünülebilir.” Pek de yabancı olduğumuz bir süreç değil. Uzun ya da kısa, her erkek bu dönemleri tadıyor elbette. Golden, erkeklerin tohumlama sürecinin son evrelerine girdiğinin anlaşılabileceği belirli sinyallerin olduğunu da ekliyor. “Kariyer ve istekler konusundaki belirsizliklerin zamanla daha net hale gelmesi erkekleri evlilik ve çocuk yapmak gibi uzun vadeli planlar yapmaya doğru yöneltir. Bu süreçte erkek, yeterli gelir seviyesine ulaştığını fark eder. İşle ilgili hırsları azalmaya, birlikte olduğu kadınlarla daha uzun vadeli planlar yapmaya başlar. Evliliğe giden ilk önemli adımı ise sevgilisiyle aynı evde yaşamaya ya da en azından aynı evde zaman geçirmeye başladığı dönemlerde atmış olur.” İşte erkek bu noktada evlilik ve çocuk yapmanın kaçınılmaz olduğunu anlamaya başlıyor. Tabi ki etrafındaki arkadaşlarının sırayla evlenmesi, her ilişkisi olduğunda insanların, “Eee ne zaman evlilik?” gibi sorularının sıklaşması da cabası… Fakat suçu etrafa atmaya gerek yok. İnsanlar evleniyor arkadaş, çocuk da yapıyorlar. Demek ki var bir keramet dedikten sonra Golden’in bahsettiği üçüncü ve son evreye giriliyor. “Bekar yaşamdan ve tohumlama sürecinden yeterli tecrübeyi edindiğini düşünen erkek, isteyerek ya da istemsizce evlilik sürecine girmeye başlar. Bunun ilk belirtileri gece dışarı çıkılan aktivitelerde gözlemlenebilir. Evliliğe hazırlanan erkekler, bar veya gece kulübü gibi mekanlara daha az gitmeye, hatta dışarı çıkmak yerine evde vakit geçirmeye başlarlar. Bir başka ipucu ise erkeklerin çocuklarla ilgilenmeye başlaması… Evlilik sürecine giren erkek için çocuklar artık korkutucu ve dokunmaktan çekindiği varlıklar olmaktan uzaklaşıyor ve ilgi alanları içerisine girmeye başlıyor. Son olarak uzun ilişki ve evlilik düşünen erkekler, partnerleriyle daha detaylı iletişim kurma eğiliminde oluyorlar. Sürekli kendilerinden ve kendi hayatlarından bahsetmek yerine partnerleriyle daha çok ilgilenmeye, monolog yerine diyalog kurmaya başlıyorlar.”

İdeal Kadın Ne Demek?

Şimdi evlilik ya da uzun ilişki kıvamına gelmiş erkeğin temel evrelerini anladık. Belirli bir kariyere sahip, geliri konusunda geleceğe güvenen, gece alemlerinden elini eteğini çekmiş ve en önemlisi karşısındaki partneriyle daha detaylı bir diyalog kuran erkek artık kıvama gelmiş demek oluyor. Ben demiyorum, bilim dünyası bile böyle söylüyor. Tabi ki bunları anlamak için bilim insanı olmak gerekmiyor. Bir kadın nasıl ki etrafındaki neredeyse her şeyin farkındaysa, bilimsel olarak bilsin ya da içgüdüsel olarak hissetsin hiç fark etmez, bir erkeğin evliliğe ya da uzun ilişkiye ne kadar hazır olduğu çabucak analiz edebiliyor. Erkeğin hayatına bira dikkat ettiği zaman ona ne kadar süre emek vermesi gerektiğini anlıyor. Biz, tüm egoistliğimizle hayatımızla ilgili zibilyon şey anlatırken aslında kadınlar bir yandan bizi dinliyor bir yandan da “Bu heriften baba, hayat arkadaşı olur mu?” diye sorgulamaya devam ediyor. Bakın bu da bilimsel araştırma, ben söylemiyorum. Columbia Üniversitesi’nden Seks ve İlişkiler Uzmanı Dr. Colin Madway, “Kadınlar erkeklere göre ilişkiler üzerine daha erken yaşta düşünmeye başlıyor ve ilişki içerisinde de daha çok kafa yoruyorlar” diyor. Haydi kadınları anladık. İlişki kurmak istediği erkeğin kendisiyle ne derece ilgilendiğinden, gelirinden, anlattığı şeylerden onunla uzun süre birlikte olup olamayacağını anlıyor ve ilişki hakkında bir karara varıyor. Peki, erkekler bu karara nasıl varıyor? Bir kadından neler bekliyor? Bilim insanları bunun da üstünkörü cevaplarını araştırmış. Tabi ki kültürlere göre değişim gösterebilir ancak dünyanın her yerinde insan, aynı insan. Güdüler, aynı güdüler… Erkekler ve Kadınları kitabının yazarı Sherry Argov, bunun için ufak bir liste hazırlamış. Argov, “Erkekler için en önemli kıstas, bir kadın için ne kadar çaba sarf ettiğidir” diyor. “Bu yüzden erkekler için zor elde ettiği kadınlar daha değerli oluyor.” Argov’a göre bir kadının erkekle olan ilişkisinde dikkat etmesi gereken en önemli husus, erkeğe belirli görevler vermek ve kendisini yeterli hissetmesini sağlamak. Yani, “Gelirken balık alır mısın?”, “Şu dolabı takar mısın?”, “Sevgilim bu yaz tatile gidelim” gibi cümleler ilişkiyi canlı tutuyor ve erkeğe, kadınını koruyor ve kolluyormuş gibi hissettiriyor. Her ne kadar “Çok masraflı”, “Şimdi ne gerek var”, “Kim uğraşacak?” gibi dirençlerle karşılaşılsa bile bu konuda ısrarcı olmak gerekiyor. Argov, “Eğer kadın her işini kendi yapıyorsa erkek, evi ve kadını için bir şey yapmadığını hissetmeye başlar. Bu durum ise eve ve evliliğe ait olmadığı inancını geliştirir ve erkek ilişkiden uzaklaşır” diyor. Argov’un listesinde yer alan diğer öneriler ise, “Kendine güvenen bir kadın imajı çizmek; tutkulu olmak; özgür ruhlu davranmak; yeniliklere açık olmak, şikayet etmemek ve yapıcı olmak, iyimser konuşmak; iltifat etmek” Yani özetle başınız dik ama anlayışlı, tutkulu ama tutumlu, tatlı dilli ve becerikli bir kadınsanız erkeğin kendini kaptırmamak için hiçbir fırsatı kalmıyor. Bir de “Yakışıklı sevgilim, güçlü erkeğim”lerle sohbetleri süslerseniz hayalindeki kadın sizsiniz.

Varılacak Liman mı Yoksa Yolculuğun Kendisi mi?

Araştırmalar işin hikayesi, rivayeti… Her ülkeye, her aileye, her kişiye göre değişir. Ancak sabit olan bir şey var. İlişkiyi devam ettirebilmek için önce sevgi, sonra karşılıklı saygı ve hareket gerekli. Eee nerede hareket orada bereket. Nasıl ki daha çok para kazanmak, işimizi daha iyi yapmak için ekstra çaba sarfediyorsak, ilişki için de aynı şeyler geçerli. Sonuçta kadın olmadan erkek, erkek olmadan kadın yok. Farklılıkları birer çatışma değil, birer bütünleyici unsur olarak görüp empati kurabildiğimiz sürece bir ilişkiyi hasta olmadan uzun yıllar yaşatabiliyoruz. Elbette kiminle olduğunun, ne zaman olduğunun önemi büyük. Sonuçta attığın zarların doğru zamanda düş “eş” gelmesi gerekli. İngilizler şu ilişki kelimesini en doğru şekilde kullanıyorlar. “Relationship” yani ayrıştırdığınızda İlişki Gemisi gibi bir kökene denk düşüyor. Evrenden ruh eşi beklemekle, susup gözlemlemekle, trip atıp geri çekilmekle bu gemi yürümüyor arkadaş. Emek gerekli her şeye, her insana. Sabırla, özveriyle, sıkılmadan, yorulmadan, anlayarak, konuşarak… Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa… Yaz ayları ve yoğun güneş ışığıyla başlayan aşık olma furyasına bir an önce katılıp, o gemiyle uzun mesafeler kat edebilmeniz dileğim. Çünkü ilişki dediğiniz sonu beklenen, varılacak bir liman değil, yolculuğun kendisidir. İyi yolculuklar. Hem tatilde hem gemide…

komikdugun

BİLİYOR MUSUN?
KADINLAR EVLİ VEYA İLİŞKİSİ OLAN ERKEKLERİ DAHA ÇEKİCİ BULUYOR.

Kadın ve Erkek Zihninin Analizi kitabının yazarı Dr. Stephanie Newman’ın yayınladığı araştırmasına göre, ankete katılan kadınların %90’ı eğer erkeğim evli ya da (kapılmış olduğunu) ilişkisi olduğunu düşünüyorsa erkeği daha çekici buluyor. Buna karşılık bekar olduğuna inandığı erkekleri çekici bulan kadınların oranı ise %59

komikevlilik01

DİKKAT! EVLİLİKLER TEHLİKEDE…

Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi’nin (National Center of Health Statistics) araştırmalarına göre, 1970 yılında %72 olan evlilik oranı 1990’da %62’ye, 2000’lerden itibaren de %59’a kadar düştü. Neler oluyor bu evliliklere?

Evin Reisi kavramı yok oluyor

  • Sadece kocanın çalıştığı evliliklerin oranı %22.4
  • Sadece hanımın çalıştığı evliliklerin oranı %6.8
  • Eşlerin ikisinin birden çalıştığı evliliklerin oranı %53.5

Uğursuz 7 rakamı

  • Boşanmayla sonuçlanan ilk evlilikler: Erkeklerde ortalama 7.8 / Kadınlarda 7.9 sene sürüyor.
  • Boşanmayla sonuçlanan ikinci evlilikler: Erkeklerde ortalama 7.3 / Kadınlarda 6.8 yıl sürüyor.

Herkes mi boşanıyor?

  • Boşanmaların %80’i tek taraflı
  • 1970-75 arasında boşanma oranları %40 arttı
  • 1970’te 4.3 milyon, 1994 yılında 17.4 milyon insan boşandı
  • 2000 yılında boşanma davası açanların oranı: Erkeklerde %8.3 / Kadınlarda %10.2

Henüz korkulacak durumda değil

  • 55 yaşına kadar evlenmiş kişilerin oranı hem kadınlar hem erkeklerde %95
  • 5 yıldan daha uzun süre birlikte yaşayan kişilerin evlenme oranı %70
  • Evlilik yıl dönümlerine ulaşan çiftlerin oranı;
  1. yıldönümü: %82
  2. yıldönümü: %65
  3. yıldönümü: %52
  4. yıldönümü: %33
  5. yıldönümü: %20
  6. yıldönümü: %5

komikevlilikresimleri

TÜRK ERKEKLERİ EVLENMEYE DAHA MI MERAKLI?

İnternette rastladığım ilginç bir araştırma. “Esra Erol’da Evlen Benimle” programına katılan kişiler üzerine hazırlanmış bir istatistik… Bakın o programlara kimler katılıyor:

Çözüm Araştırma Şirketi’nin gerçekleştirdiği araştırma raporlarından çıkan sonuçlara göre, “Esra Erol’da Evlen Benimle” programına bugüne kadar katılan 6.786 kişiden 3.810 tanesi erkek. Katılımcıların %57,8’i 25-44 yaş grubunu oluştururken, eş seçiminde dikkat edilen kriterlerin başında yaş uygunluğu ve karakterinin düzgün olması geliyor. Boşanmaların yüksek bir oranı şiddet, anlaşmazlık ve şiddetli geçimsizlik yüzünden olduğu belirlenen analizlerde, katılımcıların %54’ünün eşinden ayrılmış, %41’inin de bekar olduğu tespit edildi. Boşanma nedenlerinden yola çıkarak yüksek çoğunluk, sosyal olan, kötü alışkanlıkları olmayan ve maddi durumu iyi olan bir eşi kendine uygun buluyor. Rapor sonucunda çıkan diğer bir enteresan veri ise, “Esra Erol’da Evlen Benimle” programına katılanların çoğunlukla Yengeç ve Oğlak burcu olduğunu, en az katılımın da Yay ve Kova burçlarından olduğunu bildiriyor.

Yayınlandığı Yer: Cosmopolitan Türkiye