Kıskançlığın kölesi değil, efendisi ol
5 yaşından itibaren değer verme yargılarımız pekişiyor ve kaybetme korkusuyla birlikte kıskançlık duygusu da ortaya çıkıyor. Yani bundan kaçış yok.
Kıskanmak doğal bir duygusal süreç, bunda bir yanlışlık yok. Ancak kıskançlık, diğer tüm duyguların önüne geçip ilişkiyi kontrol altına almaya başladığında, iletişim bozuklukları, güvensizlik ve paranoyaya doğru hızla ilerleyen bir süreç de başlamış oluyor. Henüz bir bilgisayara bağlanıp, kıskançlık duygusunu genlerimizden silemediğimize göre, bize atalarımızdan miras kalan kıskançlığa, yokmuş gibi muamele etmemiz anlamsız görünüyor. Yapabileceğimiz yegane şey ise, “Kıskançlığı kontrol altına almak…” Peki bunu nasıl yapabiliriz? “Ruhun Sırları ve Atalarımızın Bilgisi adlı kitabın yazarı Bohdi Sanders açıklıyor:
1- Özgüveninizi geliştirmeye çalışın. Kişinin özgüveni ne kadar düşük olursa, kendi değeri konusunda o kadar şüpheye düşecektir. Bu da arkadaşınız, sevgiliniz ya da eşinizin sizi başkası için terk etmeyecek kadar değer verdiğine dair endişelerinizin olmasına yol açar. Dolayısıyla özgüveninizi geliştirmek, kıskançlığı kontrol altına almanın ilk adımıdır. Kendinize ne kadar değer verirseniz, kendinizi o kadar özel hissedersiniz. Böylece etrafınızdaki insanlar da sizin özel olduğunuzu görürler. Özgüveni yüksek bir kişi, ilişkiyi iki tarafın da karşılıklı fayda sağladığı bir temelde değerlendirir. Ne kadar değerli olduğunuzu anlayın ve eğer biri size bu değeri vermiyorsa o kişi doğru insan değildir.
2- Duygularınızın farkında olun. Duygularınızın farkında olmanın hiçbir kötü yanı yoktur. Elbette duygularınızın sizi ele geçirmesine izin vermediğiniz sürece… Kıskanmak doğal bir duygudur ve neye değer verip vermediğinizi anlamanızı sağlar. Sorun, duygunun kendisinde değil, o duyguya takıntılı hale gelmektir. Eğer kıskandığınzın farkındaysanız, doğru yoldasınız demektir. Burada önemli olan duygularınızı, arkadaşınız, sevgiliniz ya da eşinizle paylaşmaktır. İkili ilişkilerde dürüst ve açık olmak, duygularınızın zaman içerisinde yıkıcı ve takıntılı bir düzeye ulaşmasını engeller.
3- Problemin kökenine inin. Duygularınız ve kıskançlığınızın geçerli bir sebebi var mı? Yoksa kıskançlığınızın sebebi aklınızın size oynadığı bir oyundan mı ibaret? Kıskançlık duygunuz, size bir yerlerde çözmeniz gereken bir sorun olduğunu söyler. Burada yapmanız gereken kıskançlık duygunuzun kökenine inmek, sorunu tespit etmektir. Eğer geçerli bir sebebiniz varsa problemi çözebilir, sebep yeterince doğrulanabilir değilse sorunu kafanızdan atabilirsiniz.
4- Pozitif düşünceler ve kişisel gelişiminize odaklanın. Zihniniz size oyunlar oynayabilir ve düşüncelerinizin bazen kontrol edilmesi gerekir. Duygularınızın hayatınızı ele geçirmesine izin vermeyin. Siz, sadece kendi eylemlerinizden sorumlusunuz; başkalarınınkinden değil… Bir şey üzerine çok fazla kafa yorar ve enerjinizi kanalize ederseniz, o şeyin bir şekilde hayatınıza girmesini sağlarsınız. Bu “şeyin”, iyi ya da kötü olması da sizin elinizdedir. Kıskançlık gibi negatif duyguların zihninizi meşgul etmesi yerine, kafanızı pozitif düşüncelerle doldurun. Kıskançlık, endişe gibi negatif duygular aynı zamanda sizi stres altına alır ve sağlığınızı tehdit eder. Neyi istemediğinize değil, ne istediğinize odaklanın. Hayal “gücünüzü” doğru kullanın.
Yayınlandığı Yer: Cosmopolitan Türkiye