O BÜYÜK ADIM VE EVLENME KORKUSU

Evlilik korkusu sadece lafta kalan, erkeğin basit bir nazlanma süreci değil; bizzat fobinin ta kendisi. Bilimsel adı bile var: Gamophobia… Peki, her korkunun bir tedavisi olduğuna göre evlilik korkusunun da bir tedavisi var mı? Bu korku herkeste olur mu? Hangi yaş ve koşullarda daha çok ortaya çıkar? Dünya evliliğe nasıl bakıyor? Evlilik seksi öldürüyor mu? İşte uzmanların araştırmalarına göre o “büyük adım…” kacisyokevlilik

2800 yıllık korku…

Başına gelmiş olanlar ya da bir şekilde duyanlar bilir. O büyük adımın zamanı yaklaştığında erkeklerde bir telaş başlar. Sonrası soğuk terler, stres ve derken eninde sonunda “Evet, kabul ediyorum…” Evlilikten korkmak 21. yüzyılın icatlarından biri değil. Antik Yunan’dan beri Adem oğlunun beraberinde getirdiği bir sendrom. İsmi de Gamofobi… İsmini Yunanca’dan alan bu sendromun bir de tam tersi var. Onun adı da Anuptofobi… Türkçe anlamı ise yalnız kalma korkusu… Tabi, “Evde kaldım korkusu” olarak da çevirilebilir. Bu iki kardeş insanlığın bir arada ve düzenli olarak yaşadığı ilk dönemlerden beri süregelen ünlü korkuların ta kendileri. Bugünse bilim dünyası tarafından mercek altına alınıyorlar.

Peki, nedir bu fobinin sebepleri?

Aile yapılanması ve yeni nesil ilişkiler üzerine araştırma yürüten Brown Üniversitesi’nden Profesör Steven Sloman, “Eğer evlilik konusu açıldığında nefes alıp verişiniz ve kalp atışlarınız hızlanıyor, korku ve endişe hissediyor ve konuyu hızlıca kapatmak ya da oradan uzaklaşmak istiyorsanız sizde açık olarak Gamofobi semptomları boy göstermeye başlamış demektir” diyor ve sosyokültürel çerçevesini anlatmak için devam ediyor. “Evlilik korkusu özellikle 25 yaş ve üzerinde daha sıklıklıkta gözlemlenir. Bunun sebebi yaşın ilerlemesi ve daha çok yaşam tecrübesiyle birlikte insanın hayatı daha fazla sorgulaması sonucu arttığı gözlemlenebilir. Özellikle sosyo-ekonomik seviye yükseldikçe gamofobiye daha çok rastlanmaktadır.” Yani bizim Sloman, “Paran varsa, yaşın ilerlediyse ve daha çok biliyorsan, evlilikten daha fazla korkarsın” diyor. Atalar işi biliyor; “Cehalet mutluluktur…”

evlilikkorkusu

Nasıl alt edilir?

Evlilik fobisi erkek ve kadın ayırt etmiyor. Elbette, “Şimdi hayatımın geri kalanını bu kişiyle mi geçireceğim?” diyenler elbette sadece erkekler değil. Uzmanlara göre evlilik korkusu, evlenme noktasına gelmiş ve karar vermiş kişilerin %87’sinde, az veya çok, bir şekilde kendini gösteriyor. Profesör Sloman, “Kendinize yapacağınız 7 aşamalı bir terapiyle, korku tüm benliğinizi sarmadan ondan kurtulabilirsiniz” diyor. “Evlilikle ilgili tam olarak sizi neyin korkuttuğunu analiz edin. Korkunuzla yüzleşin. Korkularınızı mutlaka farklı statü ve özel hayatlara sahip kişilerle paylaşın. Neden hayat boyu evleneceğiniz partnerle birlikte olacağınızı irdeleyin. Hayatın her dakikasında mutlu olmayacağınızı, inişleri ve çıkışları kabul edin. 10 yıl sonra kendinizi nerede gördüğünüzü analiz edin ve son olarak insanların size kendi hayatınız hakkında yaptıkları yorumlarla etki etmesine izin vermeyin.”

Herkesin endişeleri farklı…

Michigan Üniversitesi, “Yeni İlişki Düzeni” anketinde, aynı sayıda erkek ve kadına evlilikten neden korktukları soruluyor. İnsanlara evlilik öncesi en çok korku salan şey, etrafındaki evli ve bekar insanların evlilik hakkındaki olumsuz yorumları. İşte bildiğimiz şeyler, “Bak oğlum iyi düşündün mü?”, “Kızım daha erken değil mi?”, “İntihar ediyorsun yani?” gibi yorumlar… Araştırmanın en garip yanı ise, evlilik hakkında kötü yorum yapan kişilerin %85’inin evli insanlardan oluşuyor olması. “Çevre eleştirileri”ni takip eden ikili ise, “Büyüme korkusu” ve “Seks hayatı hakkındaki endişeler…” Profesör Steven Sloman, “Evlilik korkusu insanlarda, okulu bitirmek, işe başlamak, uzun olan saçlarını kestirmek, kravat takmak gibi eylemlerle aynı bölgeyi tetikler” diyor. “Buna Peter Pan kompleksi adı verilir. Küçük yaşta, ebeveyn ya da daha büyük yaştaki kişilerin gözlemlenmesi sonucu beyinde aynı eylemleri yapmak, büyümek duygusunu tetikler. Büyüdükçe hayatın sıkıcı olacağı inancını taşıyan bir birey ise iş, okul ya da evlilik gibi bir sürece girdiğinde fobi geliştirebilir.”

Peki, ya seks ateşini kaybederse?

Evlilik korkusunun nedenleri hakkında yapılan araştırmada birinciliği göğüsleyen, “Çevre eleştirileri”ni takip eden bir diğer sebep de %27’lik oranla “Seks hayatı hakkındaki endişeler…” Burada “Endişe”den kasıt, sürekli aynı kişiyle hayat boyu devam edecek bir seks hayatının rutin kategorisine girmeye mahkum olduğunun düşünülmesi. Sloman, “İnsanlar 16-35 yaş aralığında seks hayatlarının hayat boyu aynı ateşlilikte devam edeceğini düşünürler” diyor. “Böyle düşünenler için bir iyi bir de kötü bir haberim var. Kötü haber şu; ne yazık ki mutlaka yanılacaklar. Çünkü eğer hayat boyu seks büyük bir ateşle devam etseydi, insanlar bu konuda kendilerini geliştirmeye ihtiyaç duymazlardı. İnsanlığın gelişiminin genel yapısı böyledir. İyi haber ise, seks hayatını canlandırmak için pek çok alternatifin bulunması. Seks hayatınız hakkındaki korkularınızı bir kenara bırakıp, bazı zamanlarda kötü olacağını kabul etmek korkularınızı büyük ölçüde azaltacaktır. Geri kalan kısmını ise kitap, film, seks oyuncakları satan internet siteleri ve dergilerde bulabilirsiniz.”

evlilikfotografi

Taş devrinden gelen evlilik genleri…

Dünya üzerinde bugüne kadar yaşamış pek çok kültür var. Bunların bazıları tek eşli yani monogamik, bazıları ise çok eşli yani poligamik olarak varlıklarını sürdürmüşler. Bugün ise dünyanın %97’si tek eşli ilişki üzerine kurulu bir sosyal sisteme sahip. Michigan Üniversitesi antropologlarından Dr. Susan Farwell, “Tarihte pek çok farklılık gözlemlense de evlenme dürtüsünün temeli, aynı genetik süreçlerden süregeliyor” diyor. “Yani taş devrinden beri kadın, çocuğuna en güçlü ve zeki geni verecek, en hakkıyla baba olabilecek erkeği aramaya devam eder. Bugün sosyo-ekonomik farklılıklardan dolayı şekil değiştirmiş olsa da bir dişinin, yani kadının, türü hangi canlı olursa olsun evleneceği erkeği seçmesinin temeli hep aynı arayışa dayanır.” Dr. Farwell, aynı şeyin erkekler için de geçerli olduğunu, çocuğunu doğaya hazırlayabilecek ve dış tehditlerden koruyabilecek eşi aradığını da belirtiyor. Yani işin özünde paralar, yatlar, katlar, saçlar, makyajlar değil, güven veren güçlü insanlar yatıyor.

Korkunun ecele faydası var mı?

Tamam 2800 yıllık bir gelenek olabilir. Hatta bunun bilimsel ve teknik pek çok ismi de olabilir. Ancak işin özü insanlığın var oluşundan beri aynı. Hatta bırakın insanlığı, doğanın temeli zaten erkek ve dişi… Tek olarak değil, çift olarak yaratılmış hepsi. Tabi ki evlilik insanın getirdiği bir kurum. Buna uymak, uymamak, korkmak ya da müptelası olmak gene bizim tercihimiz. Yeter ki evlilikten korkması da sevmesi de tadında olsun. Ne kadın yorulsun ne erkek kudursun. Hepsi br yana şu güzel havalarda ilişki şansınız bol olsun.