Artık yepyeni siyasetçilerimiz var. Kendileri 18-30 yaş arasında. Kimisi sosyal medya fenomeni, kimisi DOTA, Team Fortress oyuncusu kimisi de çapulcu… Kış uykusundan uyanmış bir dijital nesille mücadele veriyor artık çatlamaya başlamış otoriter iktidarlar. Dünyanın dört bir yanında sosyal medyadan yapılan devrimler, hareketler ve siyasi sistemler var. Her gün cep telefonunu değiştiren bilim çağı insanlığını, yıllar boyu aynı siyaseti yapıp üzerinden yüzyıllar geçmiş ideolojilerle artık uyutamıyorlar. Bu neo-politikler çok tehlikeli arkadaşlar, hatta tüm baskıcı sistemlerin şikayet ettiği gibi “tam bir baş belası” bunlar. Çünkü siyaseti ötekileştiren bir ideoloji üzerinden yapmıyorlar. Bu yüzden kontrol edilemiyorlar. Onlar kendi çektikleri ve yazdıkları haberleri okuyor, televizyon izlemiyorlar. Partileri yok, siyasi tavırları yok, sadece tepkileri var. Çünkü her gün değişen ve gelişen bir dijital sistemin içindeler ve çok sıkıldılar. Peki tehlikeli mi bunlar? Evet ama sokakta yürüyen insanlar için değil, iktidarlar için… Gece attıkları twitlerle rüyalarına giriyor, artık politikacıların kalıplaşmış vaat ve söylemleriyle dalga geçiyorlar. Siyaset onlar için ciddi bir iş değil, aksine bir mizah malzemesi. Sloganları, “Bu biber harika dostum” gibi zekice espriler içeren söylemler. Onlar için tek yok devrim değil, pek çok yol var. Aynı internetten yasaklı sitelere girmek gibi… Onların süngüleri minareler değil, klavyeler… Onların artık milliyetleri yok, sevdikleri insanları, takip ettikleri karikatürleri var. Bölücü değil, internet gibi birleştiriciler. Avrupa’nın en büyük adliye sarayında avukatları göz altına aldıklarında, gazetecileri komplolar üzerinden, gizli tanıklarla yargıladıklarında üzgünüm sevgili diktatör özentileri, neo-politikler size ve gizliliğe inanmıyorlar. Çünkü meydanlardaki gibi yasakları yok, onların WikiLeaks’i, DNS ayarları var. Artık provakatör kurgularını umursamıyorlar çünkü çok fazla film izlediler ve tüm senaryoları biliyorlar. En oscarlılarını bile… Onlar artık bu senaryolar ortaya çıktığında iktidara değil, IMDB’ye puan veriyorlar.
Peki, yarın bu neo-politikler ne yapacaklar?
Bunun hakkında pek çok teori üretilebilir. Örneğin herkesi birleştirecek bir parti kurabilirler. Hızlıca düşünüyorum… Mesela Sevgi ve Evrensel Aydınlık Partisi kurabilirler. Böylece devrimleri silahla değil sevgi ile olur. Milliyetleri ötekileştirmeyen evrensellik ve aynı zamanda bilimin ışığı olabilir ki buna aslında tam olarak muasır medeniyetler sevgisi denir. Zırvalamadan… Bir de kısaltılmış hali SEVAP olur, böylece bilim ve gelişime inanan medeni müslümanları da kayıt dışı bırakmadan tüm Türkiye’yi birleştirmiş olurlar. Söylemleri içerisinde “Biz yüzde ellinin iktidarıyız. Bizden olmayan çapulcudur, marjinaldir” olmaz, sloganları: “Çözüm sevgide. Gelecek bilim ve teknolojide” olur. Partinin içerisinde paralı ve parası kadar adam olan godomanlar değil, sosyal medya uzmanları, internet temsilcileri, dijital parlementerler filan olur. Hatta belki RedHAck’i bir marjinal örgüt gibi görmez, bir dijital kolluk kuvveti gibi bünyelerinde kabul edebilirler. Eee? Peki kim kalır dışarıda? Kendini sadece “öteki” gibi hisseden, 3. sayfa haberlerinden biraz daha kurumsal dille konuşan ayrılıkçı, mazlum edebiyatçıları. Onlara da “İnsanları sevmek SEVAP’tır” derler, “Ne olur dışarıda, soğukta, yalnız beklemeyin. Gelin birlikte yürüyelim, çünkü bizim partimizde aynı Facebook’ta olduğu gibi sadece ‘Beğen’ butonu var. Gelin bizi beğenin. Çünkü biz insan olan herkesi çok seviyoruz” derler. Hala dışarıda kalanlara da, “Siktir git. Sen bizden değilsin” yerine en fazla “Oğlum bak git” derler. Tanıştığınıza memnun olun. İşte bunlar neo-politikler. Bugünlerde yeşeriyorlar, yakında meyve verecekler…