SEKS OLMADAN YAŞANIR MI? BİR ASEKSÜELLİK ANATOMİSİ

Seksin canlıların var oluşundan beri en temel özelliklerinden biri olduğunu biliyoruz. Hayatta kal ve üre… Peki, canlılar ve özellikle insan, bir gün seks yapmaktan vazgeçebilir mi? Seks bir ihtiyaç mı yoksa tercih mi? İşte bir aseksüellik anatomisi…

aseksuellik

Aseksüellik siyah, beyaz, mor ve gri bir bayrakla simgeleniyor ve iskambildeki “As” kartıyla (Aseksüellik) betimleniyor.

Nedir? Nasıl Tespit Edilir?

Gary F. Kelly, Bugün Aseksüellik: İnsan Perspektifi isimli kitabında aseksüelliği şöyle tanımlıyor: “Seksüel olarak tahrik olmamak veya seks aktivitelerine ilgi duymamak.” 2004 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, İngiltere’nin %1’i kendisini aseksüel olarak tanımlıyor. Anthony F. Bogaert, Aseksüelliği Anlamak isimli kitabında aseksüellik hakkında, “Ne kadar yaygın olduğuna dair çok az kanıtlamış veri bulunmaktadır“ diye bahsediyor. Yani, dünya üzerinde kaç kişinin aseksüel olduğuna dair herhangi bir kapsamlı istatistik mevcut değil. Dolayısıyla aseksüelliğin belirtileri ya da aşamaları gibi genel geçer ve bilimsel bir kategorizasyona da rastlanmıyor. Bogaert İngiltere’de 16-44 yaş aralığındaki 79 kişi üzerinde küçük bir anket yapıyor. Buna göre erkeklerin %40’ı, kadınların ise %33,9’u seks yaptıklarını söylüyorlar. Bu kişilerden %50’si evli ve %43’ü düzenli şekilde seks yapmaktan sürekli olarak zevk aldıklarını belirtiyorlar. Bogaert, sosyal ortam tarafından beğeniliyor olmanın bu konu üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu ise henüz tespit edemediğini anlatıyor. Gary F. Kelly ise aseksüelliğin kişinin öznel görüşleri, çevre ve yaşam faktörleri, dini inanışları nedeniyle oluşabileceğini belirtiyor. Gel gelelim Bogaert, “Bir kişinin aseksüel olduğunu anlamanın dışında, kişinin kendisinin bile aseksüel olduğu anlayabileceği kesin tanılar bulunmuyor” diyor. “Bu kişiler seksten zevk almasalar bile, partnerlerini mutlu etmek için seks yapabiliyor; hatta çocuk sahibi olmak için bile ilişkiye girebiliyorlar.”

Bu da aseksüellerin bayrakları...

Bu da aseksüellerin bayrakları…

Bozukluk mu Yoksa Tercih mi?

Çok yaygın olmasa da internetle birlikte aseksüel topluluklar da webde yerini almaya başladı. Bunların içerisinde en yaygın ve kapsamlı olanıysa, 2001 yılında David Jay tarafından kurulan AVEN (Asexual Visibility and Education Network) yani Aseksüel Görünürlük ve Eğitim Ağı. Bu topluluğun şu anda yaklaşık 30.000 üyesi olduğu biliniyor. Asexuality.org adresine girildiğinde kendilerini nasıl tanımladıkları hakkında pek çok manifestoya ulaşılabiliyor. Bu topluluk kendilerini şu şekilde tanımlıyor: “Aseksüel kimse, seksi tecrübe etmeyen kişilere denir. Bekarların aksine, aseksüellik bizlerin yerleşikleşmiş bir parçasıdır. Bu durum, hayatımızı daha kötü ya da daha iyi yapmaz. Bizler de her seksüel insan gibi engellerle karşılaşırız. Aseksüel kişiler de herkes gibi ilişkiler yaşayabilir, etkilenebilir veya alışılmıştan farklı biçimde tahrik olabilirler.” Bazı bilim insanlarına göre aseksüel birini anlamak ya da bunu bir fiziksel rahatsızlık gibi görmek mümkün görünmüyor. Öte yandan bir başka grup ise bu durumu bozukluk olarak tanımlıyor. İki aşamada tanımlanan bu bozuklukların isimleri ise, Seksüel İsteksizlik Bozukluğu (SAD) ve Hipoaktif Seksüel Arzu Bozukluğu (HSDD). Bu uzmanlar aseksüelliğin tercih olduğunu savunanların aksine, bunun hormonal bozukluk, çocuklukta yaşanan bir olaydan dolayı ortaya çıkmış travma veya fobi şeklinde açıklıyorlar. Aseksüeller ise bu duruma tepki gösteriyorlar. Aseksüelliğin, dördüncü tür bir cinsel oryantasyon olduğunu belirten bu topluluk, 1973 yılında eşcinselliğin bir hastalık olduğunun kitaplardan kaldırıldığı gibi, aseksüelliğin de aynı şekilde kabul gören ve hastalık olarak değerlendirilmeyen bir cinsel tercih olduğunu savunuyorlar. Özetle söylenen şu; “Bizler herhangi bir ruhsal ya da fiziksel yetersizlikten dolayı seks yapamıyor değiliz. Bizler sadece seks ve seksüellikle ilgilenmiyoruz hepsi bu.”

aseksuelas

İlişkilerdeki “Tek Eksiklik”

Asexuality.org sitesinde, aseksüeller üzerine yapılan açıklamaların devamında, ilişkiler, ilgi, tahrik ve kimlik başlıkları da bulunuyor. AVEN açıklamalarında, “Her canlı ve insan gibi aseksüeller de duygusal olarak beslenmeye ihtiyaç duyarlar. Aseksüeller olarak bizim farkımız, bu ilgiyi bir grup arkadaşla yapılan eğlence aktivitelerinden edinebiliyoruz. Duygusal olarak beslenmek için seks yapmaya ihtiyacımız yok” diye bahsediliyor. “Aseksüeller de flört ediyor ve uzun soluklu ilişkiler arıyorlar. Hatta kendi aralarında olduğu kadar seksüel insanlarla da partner ilişkisi kurabiliyorlar. Seksüel ya da aseksüel fark etmez, her ilişkide esas olanlar iletişim, yakınlık, eğlence, heyecan ve güvendir. Seksüeller insanların aksine aseksüellerin ilişkilerinde sadece daha ‘özel’ olan ilişkiye dair beklentiler yoktur. Bu nedenle aseksüellerin flört ilişkilerinde tek eksiklik seks anlamındaki beklentileri karşılamak yönünde ortaya çıkabilir.” Yani bu durumdan, “Tek eksiklik” diye önemsiz gibi bahsetmek elbette bir aseksüelin tarafından bakıldığında mümkün görünüyor. Gel gelelim internette konuştuğum birkaç rumuz sahibi insan, bir aseksüel olarak seksüel insanlarla birlikte olduklarında sadakat ve tek eşlilik alanlarında çok zorlandıklarını itiraf ediyorlar. Anladığım kadarıyla aseksüeller kendi gibi düşünenlerle, seksüeller de kendisi gibi hissedenlerle daha sağlıklı ilişkiler kuruyorlar.

aseksuelel

Başka Türlü Bir Tahrik

İlgi ve tahrik konularını ise AVEN, “Pek çok aseksüel kişi de etrafından seksüel olarak ilgi görür veya gösterir. Tek fark, aseksüellerin yakınlaşma biçimlerinin cinsel değil, daha çok iletişimsel olmasıdır” diye açıklıyor. Tahrik konusunda da açıklamaları oldukça net. “Aseksüeller de tahrik olurlar. Sadece tahrik olmaları kendilerine seksüel olarak bir partner arzulamaları şeklinde gelişmez. Bazıları düzenli olarak mastürbasyon yapar ve kendisini tatmin etmek için bir partnere ihtiyaç duymaz. Kimi aseksüeller ise çok az tahrik duygusu hisseder ya da hiç hissetmez. Seksi umursamadıkları için de bizim için ilişkilerde hiçbir problem teşkil etmez. Aseksüeller enerjilerini başka türlü tahrik ve zevklere verirler.” Teoride her şey yerli yerinde görünüyor. Ancak bir aseksüeli anlamak için bana kalırsa kesinlikle aseksüel olmak gerekiyor. Stanford Üniversitesi’nden Karli Cerankowski, “Seksüel olarak tahril olmamak ya da olamamak genelde bir tercihtir. Ancak bazı durumlarda bir sağlık problemine de işaret ediyor olabilir. Eğer herhangi bir tahrik hissetmiyorsanız ya da birden vücudunuz tahrik olmayı bıraktıysa her ihtimale karşılık bir uzman doktora görünmeniz gerekir” diyor.

Aseksüellerin birbirlerine sahip çıktıkları ve eylem yaptıkları aktivist bir grupları da bulunuyor. Pasif direniş mi deniyordu buna?

Aseksüellerin birbirlerine sahip çıktıkları ve eylem yaptıkları aktivist bir grupları da bulunuyor. Pasif direniş mi deniyordu buna?

Sevin Sevilin Kendinizi Kategorize Etmeyin

Aseksüeller açısından yazıda her şey güllük, gülistanlık gibi duruyor. Öte yandan pek çok sağlık kuruluşu ve üniversite düzenli olarak seks yapmanın ömrü uzattığını ve daha kaliteli bir yaşamın yolunu açtığını söylüyor. Konunun özeti şu, aseksüellik kişiye bağlı değişiklik gösteren, kısa vadede sağlık sorunlarına yol açmayan bir tercih. Gel gelelim bu tercihi oturduğunuz yerde, birden vermiyorsunuz. Dr. Karli Cerankowski, “Nasıl ki homoseksüel ya da transeksüel kimselerin birden heteroseksüel olması ya da heteroseksüel birinin birden homoseksüel olması pek rastlanan bir durum değilse, aynı şekilde aseksüel olan kişilerin de birden seksten hoşlanmaya başlamaları ya da seksten zevk alan kişilerin birden aseksüel olmaları sıkça karşılaşılan bir dönüşüm değildir” diyor. Yani seksüel olarak bir partnere ihtiyaç duyuyorsanız, yarın uyandığınızda birden aseksüel olmanız pek olası değil. Kötü bir ilişkiden çıkmış ve bir süre herhangi bir partner ya da seksüel ilişki istemiyor olmanız geçici bir durum. Endişeye ya da kendinizi kategorize etmeye gerek yok. Her ne olursa olsun bir kişi seksüel de olsa aseksüel de olsa seks insanlığın başlı başına konuştuğu konulardan birisi. Fakat aseksüel olmanın sağlıkla mı yoksa sosyo-psikolojik ve sosyo-kültürel dinamiklerle mi ilişkili olduğunun çözülmesi için bilim dünyasında çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Araştırmacılar henüz konunun başında gibi görünüyorlar ve hem aralarında bir görüş birliğine hem de bilimsel bir çıkarıma varamıyorlar. Siz, siz olun, her neden zevk alıyorsanız ondan vazgeçmeyin. Seks ya da değil fark etmez, işin özü yaptıklarınızla ve kendinizle mutlu olmakta. İşte bunlar hep serotonin, oksitosin ve dopamin arkadaşlar. Kendinizle ve etrafınızla barışık olsanız yeter. Gerisi hep detaylar, yorumlar ve yoruma açık araştırmalar…

 

evlenmebosanma

EVLİLİK VE BOŞANMA ÜZERİNE BİRKAÇ ARAŞTIRMA…

Araştırmalar kötü giden evlilik ve ilişkierin de aseksüel olmaya neden olabileceğini gösteriyor. Peki, insanlar evlilik kurumuna ne kadar güveniyor? İlişkiler nasıl gidiyor? İşte birkaç kısa araştırma…

ABD’de kadının ortalama evlenme yaşı 27 erkeğin ise 29

Bride’s Magazine

Türkiye’de kadının ortalama evlenme yaşı 23 erkeğin ise 26

TUİK

20-29 yaşları arasındaki insanların %88’i dışarıda bir yerlerde ruh eşlerinin onları beklediklerine inanıyor

Louisiana Eyalet Üniversitesi

18 yaşın altında evlenenlerin %59’u 15 yıl içerisinde boşanıyorlar. 20 yaş ve üzerinde evlenenlerde ise bu oran %36

“Evlilik, Boşanma ve Yeniden Evlenme” M.D. Bramlett ve W.D. Mosher

Evlenmeden önce birlikte yaşayan insanların sadece %21’i 7 yılın sonunda evlenmeden birikte yaşamaya devam edebiliyorlar.

The Boston Herald

Evlenmeden önce birlikte yaşamaya başlayan çiftlerin %55’i 5 yıl içerisinde evleniyorlar. %40’ı ise 5 yıl içerisinde boşanıyorlar.

Annual Review of Sociology

Boşanmış ailelerin çocuklarının evlendikten sonra boşanma ihtimalleri daha yüksek oluyor. Eğer çiftlerden her iki taraf da boşanmış ailelerin çocuklarıysa bu risk katlanıyor. Araştırmalara göre kadın, boşanmış bir ailenin çocuğuysa evlendikten sonra boşanma oranı %59. Eğer erkeğin de ailesi boşanmış ise bu oran %189.

Journal of Marriage and the Family

Yayınlandığı Yer: Cosmopolitan Türkiye