Yalan Hakkında Faydalı İpuçları

Vücudunuzun bilimsel olarak yalana ne tepkiler verdiğini öğrenin. Belki lazım olur.

Dokunma

Araştırmalara göre yalan söylemek insanın heyecanlanmasına, dolayısıyla kalp atışının hızlanmasına, kan akışının hareketlenmesine ve tansiyon değişikliklerine neden oluyor. (Yalan makinasının presibi de bu tespit üzerine kurulu…)

Kan akışı hızlandığında ise en kısa sürede kulak, yanak ve burun bölgesinde toplanmaya başlıyor. Dolayısıyla bu bölgelerde minik bir karıncalanma oluyor. Bu durum ise yalan söyleyen insan ise bu karıncalanmaya tepki olarak ellerini kulağına, yüzüne ya da burnuna götürmesine neden oluyor. Özetle yalan söyleyenlerde, yalan söyleme anında, kulağına, burnuna ya da yüzüne dokunma eğilimi oluyor.

Eller ve Güven Objeleri

Bu noktada da sebep aynı: Kalp atışlarının artması ve kan akışının hızlanması… Artan kan akışı zaman içerisinde ellere ulaştığı için yalan söyleyen kişide ellerini birbirine kenetleme, ellerini sabit tutamama ve elinde kalem, kağıt, sigara benzeri bir obje tutma eğilimi ortaya çıkarıyor. İşte bu objeye yalan dilinde güven objesi adı veriliyor.

Kısacası yalan söyleyen kişide, yalan söyleme anında, ellerini sabitleyememe, ellerini birbirine kenetleme ve elde kalem benzeri bir güven objesi tutma ya da bir objeyle oynama eğilimi oluyor.

Politikacı Gülümsemesi

Paul Ekman’ın, İnsanlar ve Hayvanlarda İfadeler ve Duygular kitabında bildiğiniz bir gülümseden bahsediyor. Hani bilirsiniz. Bir gülümseme çeşidi vardır. Yanaklar hafif gerilir, gözler kısılır, “gözlerinin içi bile gülüyor” havasına ulaşır insan. İşte Paul Ekman da bu gülümsemeyi bilimsel olarak “gerçek gülme” şeklinde kabul ediyor. Eğer gözlerde ve yanaklarda hiçbir değişiklik yok, sadece dudaklarda hareket oluyorsa buna “Kibar Gülümseme” (Polite Smile) adını veriyor. NLP ve benzeri eğitimlerde de başvurulan bu gülümseme biçimine aynı zamanda “Politikacı Gülümsemesi” de deniliyor. 

Gözler

“Gözler yalan söylemez” lafının bir amacı var elbette. Beyniniz, düşünme biçiminize göre bakışlarınızın yönünü belirliyor. Hem de size hiç sormadan.

İlk kez Richard Bandler ve John Grinder’in, Kurbağalar Prenslere: Nöro-Linguistik Programlama (NLP) adlı kitabında inceledikleri Görsel Erişim Köşeleri adlı sistemde anlattıklarına göre sağ elini kullanan bir insan, kendisine soru sorulduğu takdirde, sorunun içeriğine göre farklı bir yöne bakma eğilimi gösteriyor. İşin temeli ise beyninizin sol ve sağ bölümleri arasındaki işleyiş farkı ve farklı gözlerinizi yönlendiriyor olması… Bandler ve Grinder’in analizlerine göre;

(Soruya cevap verenin kendisine göre)

Sol Yukarı Bakmak;

Hafızanın stokladığı görsel imajlar içerisinden seçim yapmak anlamına geliyor. (Görsel hafızayla ilgili olan, “Tatilde gittiğin otelin manzarası nasıldı?” gibi sorulara yanıt verirken bakılan bölge…) 

Sağ Yukarı Bakmak;

Görsel olarak imajları kendi tasarladığı görsel imajlar anlamına geliyor.

(Yaratıcılıkla veya varsayımla ilgili, “İleride ne olmayı planlıyorsun?” benzeri sorularda bakılan bölge…)

Sola Bakmak;

Hafızada yer alan seslerden birini hatırlamaya çalışmak anlamına geliyor.

(Bir müziğin ritmi, bir kişinin ses tonu vb… sorulduğunda bakılan bölge…)

Sağa Bakmak,

Kişinin yeni bir sessel tasarım yaptığı anlamına geliyor.

(Yeni bir şarkı yazarken ya da hafızada yeri olmayan bir sesi tasarlarken bakılan bölge…)

Sol Aşağıya Bakmak

Kişinin kendiyle bir iç diyaloğa girdiği anlamına gelir.

(Genelde sosyal, özel ya da psikolojik olarak düşündürücü bir soru sorduğunuzda bakılan bölge…)

Sağ Aşağıya Bakmak

Hafızada stoklanmış hislerden birinin hatırlanmaya çalışıldığı anlamına geliyor.

(“Seni terk ettiğinde nasıl hissettin?” gibi sorularda bakılan bölge…)pinokyoseksi

Peki bu bölgeler yalan tespitinde nasıl bir işlev görüyor?

Belirli bir matematiği var aslında. Eğer birine “Dün neredeydin?” şeklinde basit bir soru sorduğunuzda, size göre sağ, kendisine göre sol üst tarafına bakıyorsa o zaman hafızasından bir görsel çıkarıyor demek. Yani sorun değil, gerçekten de iş toplantısında filan olabilir. Ancak eğer kendisine göre sağ üst, size göre sol yukarı kısma bakıyorsa o zaman yeniden bir görsel tasarlıyor, sokak diliyle sallıyor demektir.

Aynı sistemi diğer duygulara ve bakış yönlerine de benzer şekilde uyarlayabilirsiniz.

(Önemli not: Bu bakış yönleri uzun düşünmelerde çok belirgin olabileceği gibi, çok küçük bir anda da gerçekleşebilir. Yanıltıcı olmamasına dikkat! Mesuliyet kabul etmiyoruz…)

Refleksleriniz sizi ele veriyor

Profesör Ekman, Yalan Söylemek (Telling Lies) adlı kitabında “Mikro İfadeler” adlı bir alana oldukça büyük bir yer ayırmış. Ekman’a göre insanlar duygularını, bazen gözle görülemeyecek bir hızda ve siliklikte de olsa, bir şekilde surat ifadeleriyle anlatıyorlar. Sadece uzun dönem yapılan pratikler ve etkili bir eğitimle ayırt edilebilen bu refleks sonucu ortaya çıkan ifadelere de “Mikro İfadeler adını veriyor.

Gözlerin kısılmasının, dişlerin kasılmasının sinir, kin, öfke, stres gibi duygulara; gözlerin açılmasının, dudakların aralanmasının ya da burun deliklerinin genişlemesinin heyecan, şaşırma benzeri duygulara referans verdiğine dair uzun incelemeleri var Ekman’ın. Göz bebekleri bile bu mikro ifadelerde dikkat edilen unsurlar arasında yer alıyor. Ekman bu sistemi geliştirebilmek için 2 yıl boyunca hiçbir dil konuşulmayan bir Afrika kabilesi ile birlikte yaşamış. İşaretlerle anlaşan ve bir şekilde ifadelerle konuşan kabilede, kültürlere göre ifadeler üzerine yaptığı araştırmayı sonlandırdığı durağı olmuş. FBI, CIA, Dedektiflik Masası, Cinayet Masası gibi kurumlar, özellikle de sorgulama sırasında kullanmak üzere Ekman’ın yalan eğitimlerini alıyor.

Kısacası siz isteseniz de istemeseniz de karşınızda bir profesyonel varsa, vücudunuz mutlaka sizi ele veriyor. İş yerinde, evde, sevgilinize ya da eşinize… Kime yalan söylediğimiz fark etmiyor. Vücudumuz bir şekilde yalanı kabul etmiyor. Orası burası oynuyor da diyebiliriz…

İnsanlığın mükemmel yalanı söylemek için harcadığı enerjiyi, uzaya filan gitmeye harcaması dileklerimle; yepyeni bir mevsime…

Yayınlandığı Yer: Cosmopolitan Türkiye